Günlerdir yağmakta olan kar, köyün üzerini bembeyaz bir örtü ile kaplamış ve inatla yağmaya devam ediyordu. Küçük iki odalı köy evimizin sürgülü penceresinden dışarıda ki kar’ın yağışını izliyorduk sırayla. "Sarı öküz" ve eşi "sürmeli" yavrularıyla mutlu bir hayat sürüyorlardı ahırda. Kınalı kuzularımız da anne ve babalarının yanında daha bir keyifli melemeleri duyuluyordu. Tavuklarımız kümeslerinde kapalı kaldıkları için horoz tuttuğunu bağırttırıyordu he he he. Çilli horozun kıştan yana pek tabi şikâyeti yoktu, o küçücük ve sıcacık hareminde çok mutluydu! Ama “uzun kuyruğun” en yakın çalı dibinden bilediği dişlerinin gıcırtısı duyuluyordu. Hele kümeste bir açık delik bulsun, sen seyret o zaman gümbürtüyü. Çilli horoz, bütün köyü ayağa dikiyordu vakitli vakitsiz. Rahmetli dedemin tepelediği tilki derilerini satsaydık köşe olmuştuk vallahi En son rahmetli Hasan dayı vurmuştu bir tilki ve onu bir tenekenin içine koymuş kapı kapı dolaştırıp yumurta toplamıştı. Hey gidi günler hey; tokat kapısından bağırıyordu; “Nurteeen, Nurteeen hazırla hediyemi bak ne vurdum” demişti de rahmetli anacığım beş tane yumurta hediye etmişti Hasan dayıya! Hayret etmiştim seksen yaşında adam nasıl vurmuştu güpegündüz köy içinde bu tilkiyi… Efendim birde anlatması vardı mübareğin sanırsın balkan harbinde düşmana karşı pusuya yatmış… &&& Kar yağışı devam ediyordu, köyde balta sesleri ve köpek seslerinden başka, yakındaki askeriyeye gelen cemse’lerin kar’ı yara yara ilerledikleri anda çıkardıkları motor seslerinin homurdanması duyuluyordu. Şimdi ki gibi yollar hemen açılmazdı o zamanlar, bazen köylere bir ay iki ay ulaşılmazdı bizim oralarda. Yollar açıldığında bir eşek veya katır yükü mal ile buralarda ki dağ ve orman köylerine satışa gelen, Dimitri adında bir satıcı vardı! Köylü kadınları, hemen etrafını sarardı eski terlikleri yenileri ile değiştirirler, fistan, entari için kumaş alanlar, çeyiz örmek için ip alanlar, kap kacak yenileyenler, kolonya veya esans, sabun alanlar vs. En çok ben beklerdim o satıcıların gelmesini; keçiboynuzu ve sütlü şeker aldırırdım dedeme. Satıcı para yerine sepet sepet yumurta alırdı sattığı mallara karşılık. Bazılarına, yazın, harman sonuna ödemeli açık hesap açarlardı. İnek ve öküzle sürülen bağ bahçeden arttırılıp, borç, nasıl ödeniyorsa, işte öyle ödüyorlardı borçlarını. Yakın zamana kadar koruyabildiğim küçük “borç” defterleri vardı dayımın. 150 ye yakın harman sonuna ödenecek çay borcu yazılıydı için de Şimdiki gibi senet sepet kredi kartı havacıva; söz senetti insanlarımızda. Hayvancılık, ziraat ve makta işleri ile uğraşırlardı köylüler. Her türlü zor şartlarda onurunla yaşamasını biliyorlardı memleketin efendileri! Yine kar’ı yara yara sessizliği bozarak büyük bir homurtu ile gelen cemse’nin sesini duymuş ve sesin geldiği yönde ki pencereye koşuşmuştuk. Ne ulaşılmaz bir mutluluktu benim için o cemse’nin gelişini seyretmek. Egzozundan kocaman simsiyah duman çıkarıyordu kesik kesik. Sanki Kızılderililerin işaret dumanları gibi posta posta; bembeyaz gökyüzüne doğru havalanan kara isli duman kümeleri… İnsanlar evlerinden bir yere gideceklerse bu cemse’lerin izlerinden gidiyorlardı. Başka türlü yağan kar’ı yarmak mümkün değildi. Zaten, ya ahırlara mekânlara, ya da en fazla kahvelere kadar gidebiliyorlardı. &&& Köpeğimiz Duman havlayarak fırladı dut ağacının dibinde ki kulübesinden. Bir asker, cemse’nin izinden gelmiş ve sonra dedemin bahçesine kar’ı yara yara girmişti. Köpeğin havlamasından korkan asker uzaktan sesleniyordu; “Tevfik amca, Tevfik amcaaa.” Duman bir yandan “hav hav hav!” Dedem; rahmetli dışarı çıktı ve önce köpeğimiz Duman’ı susturdu. “Hüüü be, çüü be, sus otur yerine!” ve askerin yanına gitti. Bir süre konuştular ve sonra dedem eve geldi. Dedem annemle diğer odada yüksek sesle konuşuyorlardı. Bir süre sonra… Annem, rahmetli: Ilıştırılmış su ile elimi yüzümü yıkadı, burnumu sildi. Kulaklarımı temizledi. Tütün kolonyası ile ellerini ıslayarak saçlarımı geriye doğru taradı. Sonra, sandıktan bana bordo ve krem renkli iplerden ördüğü bayramlık kazak ve pantolonu çıkardı. Bir şal ile kafamı gözümü sarıp sarmaladı. Başıma da şapkamı giydirdi. Kış ortasında komşulara el öpmeye giden bayram çocuğu gibi olmuştum. “Ülfet” dedi. “Sakın bırakma kardeşinin elini ve asker abinizin peşinden ayrılmayın. Çoban köpekleri size saldırmasın. ” Ülfet ablam “tamam teyze kardeşimin elini hiç bırakmayacağım” dedi. Ülfet ablam, aslında teyzemin kızıydı, Teyzemler kalabalık bir nüfusa sahip oldukları için dedem, ninemle kendisine el ayak olsun diye Ülfet ablamı yanlarına alıp, torunlarını kendi kızları gibi büyütmek istiyorlardı. Asker önde biz Ülfet ablamla peşinden gidiyoruz. Satıcı Dimitriden aldığımız lastik çizmeleri giymiştim. Cemse’nin kar’ı yardığı kocaman tekerlek izlerinden Ülfet ablamın elinden tutarak yürüyordum. 10 yaşında bir kız çocuğu, dört yaşında bir erkek çocuğunun elinden tutmuş, cemse’lerin yanına gidiyorlardı! Asker abi geride kaldığımız için beni sırtına aldı Ülfet ablamın da elinden tutup bize o kaygan karlı, tipili yolda, askeriye’ye kadar gidebilmemiz için bize yardımcı oldu. Göz gözü görmeyen tipi şeklinde yağan kar ve soğuk bir hava vardı. Tüm yabani hayvanların yem için köyün içlerine kadar yaklaştığı, köylülerin evlerindeki küçük mavi boyalı sürgülü pencerelerden ateş ederek, bahçelerinde geyik, karaca, domuz, kaz, tilki, kurt vurduğu kışlardandı bu kış. Yakacakları bitenlerin avlularını yaktığı, ambarlarını yeterince dolduramayanların aç kaldığı bir kıştı bu kış! Yardımlaşma olmasa, dayanışma; asker ve köylü el ele vermese, dayanılır mı böyle kara kışa? Evinde yakacak odunu, yiyecek aşı olanlar delimidir ki, çıksınlar yollara? Kışlanın içine girmiştik bizi kapıda başka bir asker karşıladı. Üzerimizdeki karları elleri ile silkeleyip hemen bizi içeri aldı. Yağ varilinden yapma gürül gürül yanan bir sobanın bulunduğu odaya girdik. Tahta bir masa iki ağaç iskemle vardı içerde. Ve o iskemlelerin birinde hayal meyal tanıdığım biri vardı. Adam yerinden kalktı ve benim yanıma gelip yere çömeldi ve bana sıkı sıkı sarıldı “oğlum” dedi. “Oğluuum canım oğlum.” Sonra ayaklarımın yerden kesildiğini ve yerden yukarı doğru yükseldiğimi hissettim. Ben, cemse dedim vuuu… Yabani hayvanların ölüm pahasına düşmanlarından medet umarak onların bahçesine kendi ayakları ile ecele gitmesi gibi; evlat hasreti de, kara kışta donup ölme pahasına da olsa, babamı buraya kadar getirmişti. Yolda soğuktan donmak üzereyken cemse de ki askerler onu bulmuş ve arabaya alarak askeriye’ye, kışlaya getirmişler. Kendine geldikten sonra buraya beni görmeye ve bizi almaya geldiğini anlatmış… Bazen ben, oğlum Gökmen’e sarıldığımda… Ensesinden içine doğru girerek içime dolu dolu onun kokusunu çektiğimde, babamın beni içine çekerek kokladığı o soğuk kış gününü hatırlarım. Bir de rahmetlinin… “Sizi çok özledim Oğluuum…” dediğini. Ben de baba!
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Talip abi duygu yüklü yazını zevkle okudum İşte Baba'lar çocuklarının kokusunu böyle çekerler içlerine ; derin ve duygulu... Teşekkürler Talip abi.....
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Teşekkür ederim Serdar kardeşim sağ ol. Selamlar... Haklısın Ferit kardeşim, vakit varken aile olmanın tadını çıkarmalı. Hiç bir şey çocuklarımızdan, ailemizden değerli değildir. İnsan ailesinden uzak kaldığı ve çoluğunu çocuğunu hatırına getirdiği zaman, burnunun direği sızlıyor. Selamlar dostum...
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Teşekkür ederim Mustafa kardeşim sağ ol. Selamlar... Teşekkür ederim Tamer kardeşim sağ ol. Selamlar...
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Bildiğim kadarıyla ilk olarak açılan bir konunun, hangi sitede açıldığı önemli. Çünki ilk olarak açılan herhangi bir sitedeki konu ( google)'da "İlk Sırada" olur. Ve bildiğim, öğrendiğim kadarıyla Sayın Admin İsmail ve Ferudun Bey'in böyle konulara çok hassas yaklaştığının bilgisini edindim. Sadece bir soru suracağım."Talip Üstada" Bu soru karşısında çok eleştere alacağımı da biliyorum, hatta banlanacağımı da............,. Sorum= "Sayın Üstadım, bu konuyu ilk olarak hangi sitede açtınız? ve kaç tane sitede açtınız ? Saygılar..
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Baybars merak etmeyin bu soruyu sorduğunuz için kimse sizi ban-lamaz Tabi ki sizin sorunuzu cevaplayabilirim. Olta balıkçılığı ve sitelerinde esas olan paylaşımdır. Siteler arasında sörf yapmanın bana göre bir tek sebebi vardır; o'da, yazdığımız konunun daha çok kişiye ulaşmasıdır. Dikkat edin yazdığım konular balık tutmanın dışında bizim başka bir hayatımızın da var olduğu üzerinedir. Hepimizin sosyal bir hayatı vardır. Bunun içinde işimiz eşimiz çocuklarımız vardır. Bu sosyalliğin içinden çıkaracağımız tecrübeler inanın en az balık tutmak kadar önemlidir. Benim şu ya da bu sitede konumu yayınlamamın ne gibi bir öncülüğü var bunu anlamış değilim. Artı bunu hiç düşünmedim. Ama size tüm samimiyetimle söyleyeyim ki yazı yayınlama stilim, prensibim şöyledir. Önce Word dosyamda yazımı yazarım. Yazımın formatını içinde verdiğim linkleri bozmayan en uygun bir sitede bunu yayınlamadan önce sitenin yazı gönderme bölümünden koyacağım resimleri yüklerim. Ön izleme ile kontrol eder yazımı yayınlarım buna en müsait formata sahip olan www.balikcibarinagi.org ta ilk düzenlemeyi yaparım. Burada bana ait sınırsız bir köşe vardır. Milliyet blog’a yazdığım tüm yazılarımın yayınlanmasına dahi izin verilmiştir ama ben yinede seçiciyimdir. Artı burada ki arkadaşlarımla, tıpkı Sevgili İsmail Esencan ile olduğu gibi, benim sanal âleme ilk başladığım yıllarda yazdığım bir siteden gelme tanışıklığımız ve geçmişimiz vardır. Sanal âlemdeki paylaşımlar gönüllülük esasına göre işler ve kimse burada ki katkılarından dolayı maddi bir çıkar beklentisi içinde olmaz. Sanal âlemin güzel ve riskli tarafı vardır. Güzel olanı kişiye çabuk ulaşır ve istediğinizi hemen yazar ve cevabını alırsınız. Riskli tarafı kişinin beyninde kurduğunu bilmeden ön yargı ile davranıp yıllarca emek vererek kurduğumuz kâğıt kulelerin birden yıkılmasına sebep olma olasılığı olmasıdır. İnternet sayfamın sık kullanınlar bölümüne kaydettiğim Web sayfaları vardır. Genellikle aynı formattaki sitelere yazımı gönderirim ve sonra değişik formattaki sitelere tekrar yazımı o formata göre düzenler yollarım. Son yazımı gönderdiklerim, sırasıyla: www.balikcibarinagi.org www.balikavi.net www.turkbalikavi.com www.amatorbalikavi.com www.balikdostlari.com www.balikaviteknikleri.com www.balikta.com www.ustabalikciyiz.biz www.balikciadasi.com www.balikcikahvesi.com www.avcilarmekani.com/forum www.denizinsirlari.com http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=705321 http://www.igneada.com/bpi.asp?caid=266&cid=290 www.agaclar.net Yetiştiremediklerim veya seçtiklerim http://talipgirgin.blogspot.com/2008/11/benim-gzel-ineadam.html http://talipgirgin.blogcu.com/ http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=51809 www.hurriyet.com.tr http://zipkinci.com/duyuru/40576-cok-onemli.html www.istanbulyasam.net www.turklider.org/ http://www.birharf.net/news.php?cat.13 Yazmaktan vaz geçtiklerim. www.oltacilar.com www.balikcilar.net www.carptr.com http://www.cagatayyolda.net/ www.forumel.biz http://www.turankoyu.com/ http://www.anatoliafishing.org/forum/index.php Yazmayacaklarım: http://www.baliksevdam.com/ Yazabilirim dediklerim! www.yabantv.com http://www.balikavinda.com/forum.php www.amatorbalikci.net www.turkeyforum.com www.oltakeyfi.com http://www.avlak.com/forum/index.php?board=12.0 http://www.rastgelsin.org/forum.php http://www.tarsusavcilarkulubu.com/ Eksik varsa doldurabilirsiniz Sayın Baybars. Yazdığım sitelerde genellikle fıkra, öykü ve makale kısmında yazarım. Birçoğunda sağ olsun arkadaşlarım bana yazabileceğim köşe vermişlerdir. Kimin nasıl balık tuttuğuna karışmam tuttuğumdan çok tutamadığım balığı yazarım. Siteler arasında rekabet olabilir, kavgalı olanlar olabilir, bu herkesin kendi problemidir. Ben ne kendi problemimi yansıtırım ne de başkasının problemine karışırım. Herkesi dost görmeye çalışırım, buna rağmen istisnalar kaçınılmaz oluyor bazen! Siz istediniz diye bu kadar uzun ve detaylı yazdım. Umarım yeterli bulmuşsunuzdur. Size bu soruyu niçin sordunuz diye sormayacağım (!) belli ki içinizde söndüremediğiniz bir yangın var! Ama benim, saklı gizli hiçbir işim olmaz. İsmail Bey ve Ferudun Bey'e benim yazılarım üzerinden bir şey ima etmeye çalışıyorsanız bunu yapmayın! Şayet bir probleminiz varsa benim üzerimden çözümlemeye kalkmak yerine Muhataplarınızla direk temasa geçin derim. Bu herkes için hayırlı olur. Kolay gelsin. Selamlar…
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Baybars bey, google hakkında güzel bilgileriniz var, aynen dediğiniz gibi bir konu ilk önce hangi sitede yayınlanır ise, google ilk önce o siteyi index’ler… Bizim, konunun google’de ilk sırada olması gibi bir isteğimiz ve olmadığı zamanda endişemiz asla yoktur, bunu nereden çıkardığınızı anlayamadım. Sorduğunuz sorudan sonra, eleştiri alacağınızı ve banlanacağızı yazmışsınız, bunu da neden yazdığınızı anlamış değilim.Böyle bir soru karşısında niye siteden uzaklaştırma yapalım? Anlamış değilim doğrusu… Üstat’a sormuşsunuz ve oda gayet güzel bir biçimde yanıt vermiş size, bende birkaç şey eklemek istiyorum. Sitemizde bulunan Başta Yönetim Kadrosu, Üstatlar, yazarlar ve üyelerimiz hepsi kaliteli, kalitesinden ödün vermeyen adam gibi adamlar, bayanlar. Sitemizde yapmış oldukları bütün paylaşımları diledikleri sitelerde yayınlayabilirler, bizim onları engellemek gibi bir düşüncemiz olmadığı gibi, buna hakkımızda yoktur. Herkes dilediğini yapmakta özgür ve hürdür. Siz diğer sitelerden de bu konuyu takip etmişsiniz söylediğiniz üzere.Google üzerinde yapmış olduğum Baybars ALKAN ve kullanmış olduğunuz baybars nicki ile, sadece sitemizde üye olduğunuz anlaşılmakta, buda sizin başka sitelerde başka isim veya nick kullandığınız ve bizim sitemizde de gerçek kimliğinizi gizlediğinizi açığa çıkarmaktadır. Dürüst olmakta fayda var, her kimseniz Üstada yazdığınız yazı yüzünden banlanmayacaksınız, sitemizde bugüne kadar bir çok kişi uzaklaştırıldı, ancak geçen aylarda almış olduğumuz bir karar üzerine bütün banlıların banı kaldırıldı, sadece 2 kişinin sitemize girişi yasaklı, buda o kişilerin ihaneti yüzündendir. Üstat, çok güzel özetlemiş, özellikle altını renklendirdiğim yazıları okuyup, sonucu doğru ise kullanmış olduğum 0 507 240 21 55 nolu telefonumu arayarak problemi çözeriz, medeni cesaret gösterip görüşmek isterseniz, dilediğiniz yere gelebilirim…
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Talip bey her zamanki gibi büyük bir keyifle okudum yazınızı emeklerinize sağlık. Tabi aklıma hemen aslında her an aklımızda askerdeki oğlum geldi ve onu ne kadar çok özlediğimi tekrar hatırladım. Neyseki 27 günü kaldı kavuşmamıza Allah'ın izni ile. Bu güzel yazınız için teşekkür ederim emeklerinize sağlık.
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Sn.Talip üstadım eline ve emeğine sağlık,eski günlere götürdün beni de.Çok teşekkürler.
Cevap: Cemse’nin Sırrı! Teşekkür ederim Ayşe Hanım sağ olun. Selamlar... Allah kavuştursun sevgili dostum bitmiş artık. İnşallah sağ salim gelmek nasip olur. Asıl ben teşekkür ederim sağ ol...Selamlar... Ben teşekkür ederim İsmail ağabey sağ ol. Selamlar...
