Bu fotoğrafı arkadaşlarınızla paylaşın.

KUZEY EGE'NİN KIRMIZILARI Ocak ayının ilk haftası,değerli dostlarım Tahir Gürhan ve Cengiz Bektaş ile sohbet ediyoruz.Konu doğal olarak balık avı ve Kuzey Ege'nin sinaritleri, mercanları, trançaları,akyaları.Bu arada Cengiz'de bir taraftan internetten hava durumuna bakıyor ve arkadaşlar hafta sonu hava balığa çıkmak için çok müsait, Kuzey Ege'de bu mevsimde böyle bir hava yakalamak büyük şans demesi üzerine;hemen program yapmaya başlıyoruz.Cuma ile cumartesi günleri balığa bakmaya,pazar gününün hava durumuna göre de İstanbul'a dönmenin uygun olacağı konusunda karar birliğine varıyoruz. Kararlaştırdığımız üzere,perşembe günü İstanbul'dan hareket ederek, yaklaşık dört saat süren bir yolculuk neticesinde Cengiz Kardeşimin teknesinin bağlı bulunduğu limana ulaştık.Teknenin kontrolu ve yakıt tedarikinden sonra güzel bir sohbet eşliğinde atılan iki tek aslan sütü ile birlikte yenen akşam yemeği hepimize çok iyi geldi.Cuma sabahı erkenden denize çıktık.Uzun olta canlı yem ile büyük balığa bakacağımız için merada bulabildiğimiz kolyozlardan boyları biraz küçükde olsa çapari yaparak yeterli miktarda yakaladık.Bilahare daha derinlere giderek,canlı yem ile büyük balığa dolaşmaya başladık. Çok geçmeden sol taraftaki çıkrığın takılı olduğu takıma büyük bir balık bindi,ancak 15-20 metre kadar oltayı sardıktan sonra gelen balığın büyük olması ve yem olarak taktığımız kolyozlarında küçük kalması neticesinde,yakalanan balık yem ile birlikte tüm iğne gurubunu da ağızlayıp beden misinasını kesti ve bir hayli büyük olduğunu tahmin ettiğimiz balığı çıkaramadık.Aradan çok geçmeden aynı hadiseyi bu kezde sağ taraftaki takım da yaşayıp,yine yakalanan balığın 0.70 mm kalınlığındaki beden misinasını yem ve iğneleri ile birlikte kesip götürmesi üzerine,daha uygun yem olan kalamar yakalayarak başka bir merada balığa bakmanın daha iyi olacağı kararını verdik. Yaklaşık iki saat kadar uğraştıktan sonra 5 adet kalamar yakaladık....