Kıyı Avları 22 Aralık 2018 Galata Köprüsü

Bak heleeee, iki tane kıçı kırık karagöz, iki tane sargoz yakaladın attığın havaya bakılınca sanırsın ki 300 kiloluk mavi yüzgeç yakalamışsın.

 

Şükrü, hediye ettiğin çıkrıkla bunları yakaladım kardeşim.

​

 

Şükrü bak ne buldum.

​

 

Şükrü kardeşimden kıraça yemeği tarifi.!
Gece iş çıkışı galata köprüsüne gidilir.! Yer olmadığından dolayı gecenin 2 sine kadar yer boşalması için beklenir. Boşalan ilk yere bir kurt edası ile saldırılır ve yer kapılır. Kubilay' a özel olarak yaptırılmış sinek tüyünden yapılmış çapari galatadan buz gibi soğuk suya sallanır. 4-5 saat sonra yakalanan 4-5 balık torbaya konur ve eve geçilir. Bu kadar balık ile yemek olmayacağından balıklar özenle derin dondurucuya konur, gelecek 4-5 hafta aynı şekilde devam edildikten sonra yarım kilo kadar balık toplanmış olur ve artık yemek yapılabilecek kıvama gelir. Sonrası mı, oda resimlerde.

​

 

Sakın Hüseyin ağabeye bundan gönderme, Mayın zanneder Genel Kurmay Başkanlığına ihbar eder.

 

Selamun aleykum ağalar

İsmail abi kıraça tuttuğumu söylemiş evet
Kıraça tutma işini kızıma devrettim ben

Ama gopez tarlasından hasat yapanlar var bide

İşte size kıraça tutma ustası
ben hiç olta atmadım
Sadece kızımın yakaladığı balıkları oltadan çıkardım
Boyunun 3 katından fazla kamışla kıraça avladı

İsmail abi kıraça da olsa tutuyoruz, balığa gidiyoruz çünkü.

Sen en son ne zaman balığa gittin hatırlıyormusun?
Ben hatırlıyorum galiba Ecevit başbakandı İsmail abi balığa gittiğinde

 

Ergun abi

Eğleşme delikanlıyla

 

Aleyküm selam kardeşim. Yanlışın var, en son balığa gittiğimde İnönü başbakan dı.

 

Diyorsun

 

Eğleşme değil vallahi,
Hüseyin ağabey kamış ve makine ile avlanmayı sevmez.
O yüzden şaaptım dı.

 

Bunlarda tutturmuş Ecevit, İnönü gidiyorlar.

Ya ben en son Payitaht Abdülhamit zamanında balık'a çıkmıştım.
Daha o zamanlar motor yok kürek çekerek giderdik.
Hey gidi günler.
Bırak bilgisayarı, interneti memlekette doğru dürüst elektrik bile yoktu.
Hiç unutmam birgün İsmail'in dedesi ile Sarıyer'den çıkmıştık.
O benim çok eski dostum ,o zamanlar ikimizde efkafta memuruz
boş zamanlarımızdada balık'a çıkardık.
Maaşlarımızdan arttırdığımız 3 - 5 kuruşu biriktirip,
Kırık dökük bir kayık almış idik KISMET adında .
Motor hak getire kürekler adeta 25 Hp Yamaha.
Ama bizi görmeliydiniz kayıkhanede ,havalar 1500.
Görende TİTANIC sahibi zanneder .
Birde denizin içinde direkler üzerine oturttuğumuz kulübemiz var.
Sanki Boğaza nazır ATLI KÖŞK sahibi gibiyiz.
Boş zamanlarımızda ve hafta sonları;hatırlatırım hafta sonları o zamanlar.
şimdiki gibi 2 gün değil sadece pazar günleri idi.
Neyse lafı uzatmayalım; Cumartesi geceden nevalelerimizle gelir köşkümüze kurulur ,neşemize bakar sabah gün ağarmadan balık'ımıza çıkardık.
O zamanlar boğaz bereketli,deniz ana cömert.
Verdimi veriyor,boş dönmek yok .
Şimdilerde tuttuğumuzda hava attığımız Kıraça'ları,Kopez'leri denize iade ederdik.
Hele İsparoz'lar bu balık çokluğunda büyüyemeden diğerlerine yem olurdu ,
İsparoz yakaladıkmıyda sevinirdik canlı yemi bulduk diye.
Misina yok Floracarbon misalı at kuyruğundan mamul,İğne çapamarka toplu iğneleri.
Balıkçılık o zamandı.
hey gidi günler hey ,beni nerelere getirdiniz ALLAH sizlerden razı olsun.
O günlerden binbir emek ile çektirttiğimiz bir kaç resim

Köşkümüz

Teknemiz KISMET

Nevalemiz

! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Ben şimdi buralara nerlerden geldim yahu !
Adamda akılda bırakmadınız.

 

Hüseyin abi anlatsın birde

 

Hüseyin ağabey kayıplarda baksana yık mwydanda.