Arkadaşlar, biz çoğumuzun bozuk yoluna rağmen onca zahmete girerek tıngır mıngır yol alıp da ancak ulaştığı Seferihisar ile Alaçatı arasında yer alan O canım Mersin koy da sanırım bundan sonra olta atma ve balık tutma hayallerimizde birer tatlı anı olarak kalacak gibi. Sebebi ise, Turizim amaçlı bölgeye gelecek olan turist sayısını arttırmak ve Turizm pastasından alınan dilimi daha da arttırmak olmalı her halde. Seabırd adlı Havayolu taksi hizmeti veren şirket gerekli izinleri aldıktan sonra resmen icraata başlamış.Üs olarak ta ne yazıkı ki bu canım koy seçilmiş. Eh siz düşünün artık burada ileride oluşacak çevre ve gürültü kirliliğini... Not. Fotoğraf olta atma amaçlı bizzat bahse konu yöreye giden Sevgili Murat Bey in tesbitidir.Bahse konu yöreye Alaçatı tarafından gitmek isteyenler bundan sonra ulaşamayacaklar.Çünkü güvenlik ve emniyet açısından giriş -çıkış yasaklanmış.Ancak belirli bir bölgeye kadar izin varmış. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/20355895.asp http://www.alacatidanhaber.com/comp...aberler/53-halicten-alacatya-ucak-seferi.html
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Aslında bu duruma işgalci bir tutum gözüyle bakmamak lazım bence.. Çünkü bu olayın gerçekleşmesiyle artan turizm potansiyeli onlarca insana ekmek kapısı demek.Tabi bu durumda en önemlisi doğanın katledilmemesi.Herşey düzgün bir şekilde yapıldığı zaman bence bölge için cok pozitif bir gelişme. Balık merası konusunda ise haklılık payı var tabi İshak abi.Nihayetinde bir avlak işlevini yitiricek
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Sevgili İshak abi,paylaşım için teşekkürler.Fakat benim şahsi görüşüm bu şekilde turizme ve ekonomimize katkı sağlıycaksa bence güzel bir projeye benziyor.Saygılar....
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Çok yazık ! birkaç kişinin rant hesapları yüzünden güzelim çevreyi ne hale getiriyor. Bugün aynı uygulama Maldivler'de var ! inceleyin bakalım doğaya zarar veriyorlar mı ? Ya biz toplum olarak ne zaman akıllanacağız. Değerlerimiz yok olup gittikten sonra ne yapalım ilahi taktir böylemiş mi diyeceğiz...
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Sevgili Emre , Kaç kişi deniz uçağı ile yolculuk eder ? Üstelik deniz uçakları sınırlı sayıda yolcu alır. Ben biraç kişi memnun olacak diye böyle bir uygulamaya karşıyım.
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Çevre konusunda oldukça duyarlı bir amatör olduğum gibi, bu konuda Onur beye (son satırı hariç) katılıyorum. 34 yılını Sivil Havacılık alanında çalışarak geçirmiş ve halen aynı sektörde çalışan bir kişi olarak olaya ve Sivil Havacılık alanındaki gelişimlere bu kadar önyargılı bakmayın derim. İshak beyin verdiği linkleri de inceleyince göreceğiniz gibi bu alanda kullanılacak hava araçları hem karaya, hem suya iniş-kalkış yapabilen araçlar olup, hepimizin kullanabileceği bir imkan sunuluyor. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/20355895.asp Haliç-Alaçatı arası 227 lira. İstanbul Haliç'ten direk Alaçatı'ya başka bir araç kullanmaksızın varmak için hiç te fena bir fiyat değil. İnanın ki deniz uçakları denizlerimizde kullanımda olan tekneler ile kıyaslanmayacak kadar az zararlıdır. Bu uçaklar suya hiç bir atık bırakmayacak olup, tek sakınca iniş-kalkış anında hava aracının kullanacağı rule mesafesinde yaratılacak ses olacaktır. Denizlerimizde kullanılan mazotlu ve benzinli olup iki zamanlı olan motorların sucul yaşama verdiği (ses ve akaryakıt atığı) zararları - atıkları düşünürseniz bana hak vereceğinize eminim. Üstelik bu hava araçları hafif dalgalı su yüzeyine inmektense İshak beyin mesajındaki uzay fotoğrafından da görüldüğü gibi karada olan stol meydana iniş kalkış yapmayı tercih edeceklerdir. Onur beye son satırı için katılmıyorum. Çünkü o bölge iniş-kalkış amaçlı olarak kullanımda kaldığı sürece orada ticari balıkçılık izni verilmeyeceğine, hava araçlarına mania teşkil edecek tüm taşıtlardan arındırılacağına eminim. Yani bence NORMAL ŞARTLARDA kıyı balıkçılığına fayfası bile olacaktır.
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Sevgili Aytaç abi,ben görüşünüze saygı duyuyorum,fakat doğaya bir zararı olacağını sanmıyorum,eğer doğaya bir zararı olucaksa tabiiki bende sizinle hemfikirim...
Cevap: Yandı gitti o canım koy... Benim anlamadığım bir amatör balıkçı bu tür durumlarda şantiye alanına ve güvenliğine ne gibi zararlar verebilir.Yoksa bir sabotajcı amatör balıkçı kılığına girip bu bölgede eylemsel bir saldırımı düzenler.Aynı sıkıntıları biz İstanbul'da da yaşıyoruz.Deniz kıyısı olan bir çok yer özel idarenin yetkisine veriliyor ve sonuç balık tutmak yasak.İstanbul Sarayburnunda ailemizle rahatlıkla deniz havası ile birlikte avda yapabildiğimiz ve koşullanma yeri düz ayak olan yer yaşanılan bir kaza sonucunda kapatıldı.Büyükçekmece'de mırmır avı için elverişli olan bir dalgakıran liman inşaasına açıldığı için yasaklandı.Bu hızla devam ederlerse yakında 2 metrekarelik bir alanda 10 amatör olta atmak mecburiyetinde kalacak.Hani denizler bütün halkın kullanabileceği bu milletin ortak değerleriydi.O zaman ben neden çitlerle çevrilmiş bir çok deniz kıyısında balık tutmak yasaktır ibaresini görüyorum.Kimse çay bahçesi gibi olta atmanın diğer kişilere zarar verebileceği bir bölgede av yapacak bencilliğe sahip değildir.Ama bare bırakın gümrük ve askeri bir alan değilse,olta atımına limanlarda müsaade edilsin.Kayıkhaneler bile özel mülkiyet kapsamına alınarak sivillerin girişine müsaade edilmez bir durumda.Tamam anlıyorum hırsızlık ve bazı olumsuzluklar olabiliyor buralarda ama yasak bu işin en kolay çözümü.Nerede kaldı güvenlik kameraları nerede kaldı Özel Güvenlik Görevlileri.Bakın İstanbul Beylikdüzünde carrefour da yaşadığım bir olay bunun bir örneği.Giriş esnasında elimde bulunan poşeti emanete bırakmam için istediler,sebebini sordum güvenlik için dediler.Kendilerine x-ray cihazından geçirilmeyen bir paketi emanete alamayacaklarını bildirdim ve hangi güvenlikten bahsediyorsunuz diye devam ettim.Farzedinki ben terörist'im bomba düzeneğini hazırladığım kutuyu poşetin içine koyup sizin emanetinize verdim ve içeri giriş yaptıktan 5 dakika sonra kasanın birinden çıkış yaptım.1 km uzaklaştıktan sonra telefon düzneğini devreye geçirecek olan bombanın numarasını çevirdim ve bommü,bumu sizin güvenlik anlayışınız.Siz daha çok eylem planına hizmet ediyorsunuz dediğimde çıt yok.Bakın dedim bu uygulamadaki esas amaç bazı hırsızlık olaylarına karşı kendinizi koruma içgüdüsü başka birşey değil.Fransa daki carrefour larda böyle bir uygulama yok neden biliyormusunuz dedim çünkü Türkiye'deki carrefour yetkilileri parantez içinde aslında şu mesajı veriyor siz Türkler potamsiyel hırsız durumundasınız.Bu poşeti ben vermiyorum ve içeriye giriyorum.Hee yinede almak isterseniz poşetimde 3 kilo has altın var imza karşılığı alırsınız ve dışarı çıkarken teslim alırım dedim.Bir Özel güvenlik poşeti açmamı istedi.5188 sayılı yasanın fiziki kontrolü kendilerine kısıtladığını ve böyle bir haklarının olmadığını bildirince sustu.Benimde özel güvenlik görevlisi olduğumu poşeti açmam için x-ray cihazından geçmesini ve bariz yada potansiyel bir tehlikenin kesin kanaati gerektiğini bildirdim.Sonuç poşetimle içeri girdim.Amaç güvenlik falan değil yalnızca kamera ve özel güvenlik görevlisi maliyetini engelleyebilmek için bulunan çözüm noktasının.Buda en ucuz nasıl sağlanır YASAK!