1. Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz. Daha Fazla Bilgi.

Üstadlar Ümitlerin tükendiği anlarda..

'İshak BALLICA' forumunda ishak BALLICA tarafından 28 Aralık 2015 tarihinde açılan konu

  1. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir
    Benim gibi balık - olta sevdasına gönül vermiş biri için,uzun bir süre olmuştu.Elde olta bir ümit ile yemli Levrek avı yapmayalı.Gerçi bir kaç hafta önce denemiş ama başarılı olamamıştım.Hatta yanımda bir av partneri olduğu için balık olacağını düşündüğüm meramda sabahlamıştık bile.

    Hep demişimdir.Balık nasip işidir.Sen bir avcı olarak her şeyi tam yapsan ve tüm hava şartları vs bile olumlu olsa bile nasibinde yok ise, o gün bir şey denk gelmeden boş gidip, boş dönebilirsin.Onun için, her ava giderken, bu duygular ile hareket ederek Cenab ı Allah tan sağ salim gidip, gelmeyi niyaz eder ve o düşünce ile haydi Bismillah der evden çıkarım.

    Nihayetinde şartlarım ve imkanlarımın oluştuğu bir günde, akşam hava kararmasına yakın evden çıkarak saat 19.45 e yakın av yapacağım yere vardım.Kısa bir hazırlıktan sonra, klasik 3 lü sistemden oluşan takımlarımı Mamun ile yemleyerek su ile buluşturdum.Deniz o anlarda benim başarılı olduğum ve hemen hemen 30-35 yıldır da uyguladığım yemli sistem ile Levrek avı için uygun koşullara sahipti.Yani yüzüme karşı sert bir hava ve bundan dolayı da kıyıya doğru koşa koşa gelip giden dalgalı bir deniz vardı.Zemin fındık, ceviz büyüklüğünde çakıl taşına benzer bir yapıya sahipdi.Su içi de yer yer kumluk ve buna benzer bir yapıya sahip.Yani kayalık bir zemin değil.

    Ben av için hazırlıklarımı yapmış ve deniz ananın bana sunacağı nimetleri beklerken, ara sıra karşılaştığım ve o da o meralarda av yapan değerli bir dostum da geldi.Bir iki hoş sohbetten sonra o da hazırlıklarını yaparak başladı nasibini beklemeye.

    Ara sıra yan yana gelip muhabbet ediyoruz.Arası sıra ise, ayakta durmaktan agrıyan belimizi dinlendirmek için arabaya geçip, bir süre dinleniyoruz.Ve yarım saatte bir de takımları toplayarak yemleri kontrol ediyoruz.Sözün özü bu seromoni ile geceyi yarılayıp, ertesi güne döndük.Ve zaman hareket - vuruş - temas - balık olmadığı için adeta geçmemekte.Ha,bu arada ortamın kış koşullarından dolayı sahip olduğu soğuğu da unutmamak gerek.Buna bir de sert rüzgar eklenince soğuk bir kaç kat daha arttığını sanırım söylememe gerek yok.

    Bu arada zaman bayağı ilerlemiş ve sanırım, sabaha karşı 04.00 gelirken arkadaşım sonunda dayanamadı ve ben kaçıyorum deyip, yavaş yavaş toplanarak oradan ayrıldı.Ben ise bastıran uykuya direnerek ha bre anlamsız bir şekilde olduğum yerde kısa kısa adımlar ile yer yer yürüyüyorum, zaman zaman da olduğum yerde yürüyüş yapar gibi poziyona giriyorum.Amaç hem ısınmaya çalışmak, hem de iyice bastıran uykuyu savuşturmaya çalışmak.Ama ne fayda.


    Üstümde kat kat bu iş için giydğim kıyafetler bile yetersiz kalıyor.Soğuk ve rüzgar dayanılacak gibi değil.Sözün özü her an pes edip, toparlanıp eve dönüş yoluna geçme modunda gidip, geliyorum.
    Uykum dağılsın diye, haydi bir daha yemleri tazeliyeyim deyip, bana yakın olan değil de daha ileride olan kamışıma yönelecektim ki, o kamışın çok naziçe suya doğru meyillendiğini görür gibi oldum.Kurulu bir zemberek gibi anında kamışı ayaktan alıp boşluğunu alırken yemle bir şeyin oynadığını fark ederek anında tasmayı bastım.Ve kamış ucu tabiki olduğu yerde kalarak, kamışın şekli kibar bir C harfine döndü.

    Ve başladım makinayı sarmaya.Ben makinayı sarmaya çalışırken, makinanın kafasında yavaş yavaş kalama veriyordu.Gecenin sessizliğinde makinanın çıt.çıt diye tatlı tatlı boşalması bana takım ucundaki balığın hiç de küçümsenmeyecek bir ebatta olduğu hakkında ip ucu vermişti bile.
    Her geçen saniyenin bile kişiye adrenalin patlaması yaşattığı o anlarda bu mücadele dakikalar sürdü.Ben makinayı 3-5 dakikadan beri sardığım halde, balık bir türlü kendisini göstermemişti.Gecenin karanlığında çaresiz gözler ile suyun yüzeyini adeta tarıyorum.Lakin, bir şey gözükmüyor.Ama elimdeki kamıştaki direnç ve mukavemet onun orada olduğu ve gelmemek için tüm heybetiyle direndiğini bana iliklerime kadar hissettiriyor.

    Ve 7-8 dakikalık bir mücadele sonunda nihayet su üstü yapması ile birlikte ne ile cebelleştiği anladım.Yeme basan hepimizin hayallerini süsleyen kallavi - trofe bir Levrek ti.Ve mücadele sonunda nihayet balığı kıyılatmayı başardım ve adeta tekne gibi karaya oturarak zemine temas etti.Bedeni kumlu / çakıllı zemine dayanıp yattı.Bu pozisyonda siz siz olun asla kamışınızın ve makinanız yardımı ile balığı sürüyüp kıyıya almaya kalkmayın.Bu durumda takım bedeninize bağlı kösteğiniz kopabilir.Hemen, acil olarak kamış elinizde olmak kaydıyla, kontrollu bir şekilde suya girerek, ama diğer eliniz ama ayağınız yardımı ile balığı itekleyerek emniyettli bir mesafeye alınız.

    Bu sistemi uygulayarak balığı emniyetli bir mesafeye alabildim çok şükür.Bu esnada gecenin bir vakti yapayalnız bir şekilde benim diyen kişinin bile zor dayanabileceği o zemheri havada tek başıma gökyüzünde kanatlanmış uçar gibiyim.

    Daha önceki av güncelerimden bildiğim üzere, bunun devamının olacağı düşüncesi ile adeta zamanla yarışır bir vaziyette, her iki kamışı da taze yemler ile yemledim ve suya gönderdim.Dikkatimi kaybetmeden balığı bir cetvel yardımı ile ölçüp gelecek günlere hatıra kalması amacıyla bir kaç kare fotoğraf çekmeye çalıştım.Balık, 65 - 66 cm civarı ve 3.400 gr ağırlığında geldi.

    Gün henüz ağarmaya başlamadı.Ama saat 5.30 filan geçti.Ve derken elimde duran kamışa bir hamle geldi.Anında tasmayı bastığımda bu defa karşılaştığım tepki akıllara zarar bir tepki.Adeta takım bir taşa takılmış gibi.Yerinden bile oynatamadım desem inanın dostlar.Ve akıllara zarar bir direnç.Makinanın kolunu çok zor sarıyorum.Ben makinanın kolunu sararak balığı atıyorum bir veya iki metre kıyıya yaklaştırıyorsam, o emin olun kalamayı alarak belki 5-10 metre açığa kaçıyor.

    İçinde bulunduğum durumdan dolayı aklımı kaybetmek üzereyim.Bu yaşıma geldim.Ve hiç bu kadar sert bir balık ile mücedeleye girmedim.Bu arada yerimden bir iki metre sağa, bir iki metre sola kayarak aradaki irtibatı kaybetmeden mücaleye devam ediyorum.Ara sıra suya girsem mi acaba diye de düşünmedim değil.O bana gelmiyor, ben ona azıcık yaklaşayım diye kafamdan bir bir düşünce geçmekte.

    Allah sizi inandırsın.Belki 5-6 dakika bu nafile mücadale devam etti.Yok.Balığı kıyılatamıyorum.Ah o anlarda yanımda bir av partnerim olsa da o anlara bir video ile kayıt altına alabilseydi.Velhasıl deli ve amansız bir mücadele yaşıyorum.Ve belki de 8-10 dakika sonra nihayet balık dalgalar içinde koca bir şapırtdama ile kendini gösterdi ve yine suya girdi.

    O anlarda kolumda biriken laktik asit nedeniyle artık kamışı elimden fırlatacak bir vaziyetteyim.Kolumda dayanılmaz bir acı.Ve sonunda ben kazandım ve balık kuma değince orada kakıldı kaldı.Allah kahtersin.Allah kahretsin diye kendi kendime sesli bir vaziyette adeta sayıklıyorum.Çünkü hala ona ulaşlamıyacağım bir mesafede duruyor.Zira dalgalar deli gibi ardı ardına gidip geliyor.Son dalga bir iki saniyeliğine çekilince balığı görüyorum.Allah sizi inandırsın.Adeta vitrinlerdeki çocuk manken gibi.Ama bir iki saniye sonra yenisi geldiği için balık yine su içinde kalıyor.Yani ayağımdaki çizmeler ile ona ulaşmak mümkün değil.Ona ulaşmak için göğüs çizmesi lazımdı.


    Eskilerin kaçan balık büyük olur dediklerini doğrularcasına, bu bir - iki dakikalık süre sonunda tekrar enerji toplamış olacak ki, başladı deli gibi debelenmeye ve geldiği karanlık sulara geri döndü.Ellerim ayaklarım titrer vaziyette o anlarda.Emin olun bu satırları yazarken o anlarda yaşamış olduğum acizliği ve çaresizlği yine yaşıyorum ve yine elim ayağım buz gibi oldu.Boşalan takımı sardım ve kafa lambamı yakıp yemlerimim olduğu yere doğru yöneldim.Ve tam yemlerimi takarken ortadaki iğnenin açılmış olduğu gördüm.Sevgili dostlar, belkide 30-35 yıldır yemli sistem ile Levrek avcılığı yapan biri olarak emin olun hayatımda ilk defa Mustad 505 / 02 iğnenin açıldığına şahit oldum.Bu iğneleri yıllardır kullanırım.Hatta 2013 yılında almış olduğum 6.720 gr lık levrekte bile açılmamıştı.Bu iğne açıldığına göre.Demek ki, kara kıyıya kadar alıp da , dalgalardan dolayı emniyettli mesefaye alamadığım bu balık tahminime göre, 8 veya 9 kiloluk bir balıktı.Yapacak bir şey yok.Nasip değilmiş demek deyip, o takımı değiştirdim ve yeni takım monte ederek tekrardan suya gönderdim.

    Bir ara saate baktığımı hatırlıyorum.Tam olarak 06.17 di.Ve ondan kısa bir zaman geçmişti ki bir hareket daha aldım.Ve kamışı tasmalayıp,başladım sarmaya.Takımı sararken anladım ki, gelen küçük bir ebat.Balığı kıyıya alınca gözüm ile tahmini bir ölçüm yaptım.Sanırım 30-35 cm gibi.Bu küçük adamın büyüyüp de gelmesi dileği ile hiç vakit kaybetmeden hemen suya iade ettim.

    Hava henüz karanlık olmasına rağmen yeni yeni aydınlamaya başlamıştı ki, bir hareket daha.Aha dedim kendi kendime.Çok büyük olmasa dahi bu da güzel bir ebat olmalı.Ve ara vermeden makinamı sara sara çok şükür onu sıkıntı çekmeden su dışına almayı başardım.Artık günün son balığı diyebileceğim bu yakışıklıyı aldıktan sonra onu da ölçüp, fotoğraf çektim.O da 47 cm civarı olan ve 1.120 gr gelen bir balıktı.


    Ve gün ağardıktan sonra, sabrın sonu selametir sözünü bir kez daha doğrulayan değime inanarak başladım yavaş yavaş toparlanmaya.Nihayetinde, emeklerin boşa gitmediği ve gayet gücel bir av güncesi yaşamıştım.Çok daha bereketlisini sizlere ve dostlarınıza denk gelmesi dileğiyle cümlemize rastgele
     
    En son bir moderatör tarafından düzenlenmiş: 7 Kasım 2016
    İsmail ESENCAN bunu beğendi.
  2. İsmail ESENCAN

    İsmail ESENCAN Admin Admin

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    11,450
    Alınan Beğeniler:
    10,056
    Ödül Puanları:
    5,113
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    Sevgili abim seni üzen o balık inşAllah bir sonraki avında oltana takılır da sende bizde rahat bir nefes alırız.:) Harika anlatım ve yine süper bir av güncesi, ALLAH içine sindirsin afiyet bal şeker olsun.:)
     
  3. emreksk

    emreksk Üye Balıkçı

    Katılım:
    27 Temmuz 2011
    Mesaj:
    290
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    16
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    Tebrikler İshak abi,şahane anlatım,şahane balık.Daim olsun
     
  4. EGE35

    EGE35 Üye Balıkçı

    Katılım:
    4 Mayıs 2009
    Mesaj:
    425
    Alınan Beğeniler:
    19
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    İZMİR
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    İshak ustam bende bu anlatımla aynı heyecana ortak oldum ,,tebirkler ustam
     
  5. baha

    baha Üye Balıkçı

    Katılım:
    10 Eylül 2009
    Mesaj:
    15
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    ÇEŞME
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    İshak abi tebrikler.harika bir av ve anlarım.Anı bize yasattin resmen daha bereketli avlar dileğiyle,saygilar..
     
  6. oralksk

    oralksk Üye Balıkçı

    Katılım:
    26 Eylül 2011
    Mesaj:
    20
    Alınan Beğeniler:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    izmir
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    İshak abi, nefes almadan okudum. Maşallah, tebrik ederim. Müsait bir günde birlikte bu keyfi yaşamak isterim. Saygılar.


    Sent from my iPhone using Tapatalk
     
  7. tolga7610

    tolga7610 Üye Balıkçı

    Katılım:
    13 Mayıs 2014
    Mesaj:
    15
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İstanbul
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    Tebrikler abicim gerçekten çok keyifli bir av olmuş

    GT-N7100 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
     
  8. iarcay

    iarcay Üye Balıkçı

    Katılım:
    15 Nisan 2014
    Mesaj:
    16
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    1
    Şehir:
    mersin
    Cevap: Ümitlerin tükendiği anlarda..

    Üstad mükemmel bir macera bir çırpıda okudum. Tebrikler bundan sonrası için rasgele
     
Yükleniyor...

Bu Sayfayı Paylaş