Resim;ogrenci.hacettepe.edu.tr Detaylarını sonradan öğrendiğim ve penceremden gördüğüm kadarıyla; meczubun biri, kendisinin “Hızır Aleyhisselam” olduğu iddiası ile kaldırımda beni bekleyen arkadaşım Durmuş’u durdurmuş ve onunla derin bir sohbete girmiş! -Meczup; arkadaşıma: Karşılaşmamız kesinlikle tesadüfi değil, beni Allah senin için gönderdi! Ne mutlu ki onun sevilen kuluymuşsun. Bak kardeşim Allahüteala sıkıntıda olan kullarına beni gönderir, ben de onların sıkıntılarını gidermek için dua eder, kısmetlerini açarım! -Durmuş; Bu ara çok sıkıntıdayım daire aldım, çok borçlarım var hocam… - Meczup; Beni Allah zaten bunun için gönderdi, sıkıntısı olmayan insanlar beni ne yapsın? Kul sıkışmayınca Hızır yetişir mi? Tabi bu arada Meczup o çok bildik (!) hoca ağzı ile dualar okuyup üflerken diğer yandan bir elinde kocaman boncuklu bir tespih çekiyordu; şakkadak şukkadak! Ben, arkadaşım Durmuş’u, hoca kılıklı bu adamla konuşurken gördüğümde; Allah Allah Durmuş’un bu tip adamlarla ne işi olur demiştim. Meğerse adam arkadaşımı kaldırımın üzerinde sıkıştırmış, habire ayetler, dualar okuyup üflüyor! ) ) - Durmuş; yahu hocam siz çok değerli bilgiler veriyorsunuz, ben bunları abdestsiz kaldıramam deyince; Meczup ; “Merak etme; benim abdestim kuvvetli her ikimize de yeter diyormuş!!!” ) Durmuş bunları anlatırken adamın yüz mimiklerinin sürekli değiştiğini, gözlerinin fıldır fıldır döndüğünü söylüyordu. Bir ara Meczup , cebinden bir şey çıkarmış ve; “bak kardeşim sana bir sır vereceğim ama aramızda kalacak kimseye söylemeyeceksin” dediğinde; Durmuş “bak hocam, buna söz veremem benin ağzımda laf durmaz, hemen yetiştiririm sakın bana sır, mır vermeyin” demiş. Bunun üzerine adam elindeki her neyse tekrar cebine koymuş. Durmuş; adamın bu vaazlarla niyetinin kendisinden para koparmak olduğunu anlayınca; -Yahu Hocam bu kadar dil döktünüz size biraz para vereyim ama hiç bozuğum yok! Meczup; “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek çek bir tane bütünlerden sevindir fakir fukarayı ya seyit!!! Durmuş; para vermemek için ne derse adam yüzsüzce “Sevindir fakir fukarayı ya seyit” diyormuş. Arkadaşım bu adamın bu kadar yüzsüzlüğü karşısında; o utanmıyorsa, bozuk para vermek için ben neden utanayım diyerek cebindeki 2-3 lira kadar bozuk paraları adamın avucuna dökmüş. Adam parayı alınca, selamı sabahı kesip bir anda arkasını dönüp uzaklaşırken, Durmuş arkasından seslenmiş; bu kadar konuştun ama sıkıntımı nasıl gidereceğimi bana söylemedin? Meczup; "sabır et, şükür et, bol bol dua et"…demiş ve kafayı öne indirerek… “25, 50, 100, 150… kuruş” avucunun içindeki paraları sayarak uzaklaşmış. Sefaköy’den, Avcılar’a kadar gülmekten karnıma ağrılar girdi yahu… Her şey aklıma gelirdi de “Hızır Alehisselam”ın da çakmasının olacağı aklıma gelmezdi vallahi. Sabır, şükür, dua; Cuma, günleri Hayır ve hasenatlarımızın tavan yaptığı günler… Geçen Cuma kapıdan çıkarken “sandık başındaki görevli” bana “sen iki kişilik hayır ve hasenatta bulunacaksın “dedi! İki kişilik yer kaplıyormuşum! Birisinin de “Heey Recep; sen geçen hafta da hayır ve hasenat yapmadın, gözümden kaçtığını sanma” diyerek arkasından bağırdığına şahit olmuştum! Kolluk güçleri ibadethanede, Hınzırlar kaldırımda (!) bu gün de hayır hasenat günü; ne verirsen elinle o gelir seninle... Boş geçmeyelim beyler...Tutun kapıları! Hey insanlık, dürüstlük, din, siyaset ve politika; ruhuna Fatiha… ) &&&&&&&&&&&&&& Buraya kadar okuyanlar için bir Hızır Alehisselam hikâyesi anlatmadan olmaz Ramazan… Cuma günü… Cuma vakti… Cami… Cemaat tek tük camiye girmekte. İmam kürsüde… Girenlerin arasında… O… Hızır… Hızır a.s. da genç ihtiyar arasında onlardan biri gibi gidiyor bir köşeye oturuyor. Kürsüde imam sohbete başlıyor… Hızır’ın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor. Cami yavaş yavaş dolmakta. Adam bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor ha uyudu ha uyuyacak. Hızır a.s. adamı dürtüklüyor: -Uyuyacaksın der. Adam: -Uyumam beni rahat bırak. Hızır a.s. ses etmez ancak ezan okundu okunacak adam ha uyudu ha uyuyacak bir daha dürtükleyerek: -Uyuyacaksın dedim der. Adam: -Ben de sana uyumam beni rahat bırak dedim. Rahat bırak beni. Rahat bırak yoksa Hızır olduğunu söylerim. Buradan çıkamazsın. Bu kalabalık sakalında bir tel bırakmaz. Hızır a.s. susar ve gözlerine kapar boynunu büker Allah’a yönelerek: -Ya Rabbim! Bu nasıl iştir. Bu kulun benim kim olduğumu bildi. Bu nasıl iştir ki bendeki listede bunun ismi yok. Cevap gelir: -Sana verilen listede beni sevenlerin isimleri var. O ise benim sevdiklerimden… Ne olacak şimdi? Sevilmek için bir şeyler yapmadıktan sonra… “Seviyorum” demek neyi değiştirir? Saygılar…. 02.07.2010 Cuma
Cevap: Seviyorum demek kolay, önemli olan sevilen olabilmek! Talp hocam Kıssadan alınacak bir hikaye teşekkürler.
Cevap: Seviyorum demek kolay, önemli olan sevilen olabilmek! Rabbim bizleri,cümlemizi,hem sevenlerinden,hemde sevdiklerinden eylesin inşallah. Teşekkürler Sn.Talip kardeşim.
Cevap: Seviyorum demek kolay, önemli olan sevilen olabilmek! Sevgili Talip abim, yine harika bir şekilde kaleme almışsın kıssadan hisseyi, ders ve dersler çıkarılması gereken harika bir yazı. Dediğine katılıyorum ve sevilen olmak kadar güzel bir şey daha olmasa gerek. Teşekkürler bu güzel paylaşımın için, sağolasın varolasın.
Cevap: Seviyorum demek kolay, önemli olan sevilen olabilmek! Amin... İsmail ağabey, sağ olasın. Selamlar... Teşekkür ederim sevgili kardeşim sağ ol selamlar... Ben teşekkür ederim İsmail kardeşim.. Allahın sevdiği kullardan olmak nasip olur inşallah. Selamlar...
Cevap: Seviyorum demek kolay, önemli olan sevilen olabilmek! Sevgili Talip hocam, usta kaleminden yine güzel satırlar dökülmüş..Eline ve emeğine sağlık...
Cevap: Seviyorum demek kolay, önemli olan sevilen olabilmek! Teşekkür ederim İshak Bey dostum...görüşmek üzere selamlar...