1. Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz. Daha Fazla Bilgi.

Üstadlar Pizza Patio - 4

'Talip GİRGİN' forumunda Talip Girgin tarafından 5 Nisan 2011 tarihinde açılan konu

  1. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Bir haftalık Alanya tatilinden sonra istirahata çekilmiştik. Efendim, Alanya’da ki turistlerden turistlik virüsü kapınca (!) semtimizde de turist turist gezmeye başladım. Hanım durmadan açılmayan bavullarımızdaki eşyaların içinde bana yapıldığına inandığı muskayı arıyor.​

    Yok, efendim neymiş bana büyü yapılmışmış. Üzerime ölü toprağı serpiştirmişler falan. Yahu aslında kafama takılmadı da değil, elim bir türlü işe gitmiyor. En yeni elbiselerimi giyip bir holdingin genel müdürü gibi geziyorum. Çok ilginçtir daha önce iş elbiseleri tulumları ile gezdiğim kaldırımlara artık sığamıyordum. Yok, yok bu Alanya bana yaramadı. Ters tepki yaptı. Bu turistliğin sonu hayır’a alamet değil.

    Sonunda dükkânımı da Adıyamanlı bir ustaya birkaç bin dolara sattım. Dükkânı da belli bir kira bedeli ona verdim. Ota elektrikçisi, kaportacı, demirci üç tane kiracım vardı. Bende daha lüks bir eve kiracı olarak taşınmıştım. Lokantaya gidip Adnan ağabeyle takılıyordum.

    Adnan ağabeyin işlerinde nedense beklenen patlama olmuyordu. Gelirler giderleri karşılamıyordu. Dolayısı ile arka arkaya kesilen çekleri ödemekte zorlanıyordu. Yine sattığım dükkân parasından kendine yardım ettim. Sonunda Adnan ağabey “madem çalışmıyorsun gel lokantanın başına “müdür” ol” dedi. Ona ben bu işten anlamam desem de o” hep beraberiz bu işin ucundan birlikte tutarsak işleri düzeltiriz” dedi. Turistliğe alıştığım için bana bu teklif cazip geldi.

    Pizza pati o’ya müdür olarak atandığım ve iş başı yaptığım günün sabahı, kör olası kaldırımlar sanki daha da daralmıştı (!) 20 sene çalışıp müdür olanlara karşı biraz mahcuptum ama biz ülke olarak tepeden inme müdür ve bakan-la-ra alışıktık!

    Binlerce dolar harcanarak hizmete giren Sefaköy’ün en görkemli altlı üstlü 300 metre kare pizza restoranına müdür olarak işe bismillah başladım.
    Efendim yine bu durumu izah edecek sözleri zamanında atalarımız söylemiş! Mesela ne demişler; “Dışı seni yakar içi beni” Davulun sesi uzaktan hoş gelir” Üzümünü ye bağını sorma” Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” “üzüm üzüme baka baka kararır” dahası da var ya! Şimdi olayı örneklerle kısa kısa anekdotlar ile anlatmaya çalışacağım.

    Yazımda, bahsedeceğim meslekleri yapan okuyucularımdan özür dileyerek, kendilerinden önemle rica ediyorum ki asla yazdıklarıma alınganlık göstermesinler! Ben sadece yaşadığımız günü, gördüklerimi kaleme alacağım. Kişi ve kurumlar üzerinde yorumu siz okuyucularıma bırakacağım.
    Evet, belki restoran işletmesinden anlamıyorum ama ticaretin içinden gelmiş biri olarak neyin, nasıl kar bırakacağının hesabını iyi yaparım. İnsan psikolojisinden iyi anlarım. Adnan ağabey bugüne kadar gelmiş geçmiş tanıdığım en dürüst adamların başındadır. Yanlışları yok mu, elbette hemen herkes kadar onun da hataları var! Mesela İnsanlara güvenmek ve o güvenilmeyen insanların yaptıklarını görmezden gelmek belki de en büyük hatalarından biriydi.

    Bir iş yerinde disiplin sağlanamazsa o iş yerinde aksamalar olur. Kişilere kaldıramayacağı değerleri yüklerseniz bu basit kişiler sizin ekmeğinizden edebilirler.

    Adnan ağabey önce, bol kepçe sulu yemek çeşitleri ile esnaf ve halk lokantası açmak istiyordu. Tüm alt yapıyı buna göre hazırlamış, masa sandalyesini tabağını kaşığını bardağını buna göre almıştı. Aşçısını garsonunu bulaşıkçısını buna göre işe almıştı.

    Tüm bu hazırlıkları bünyesinde tutarken ne olduysa birden pizzacılığa döndü ve bunun için büyük küçük fırınlar getirtti. Fazladan havalandırmaya ihtiyaç doğdu. Alanya’dan tekrar usta ve garsonlar getirtti. Gelenler hep tanıdık arkadaşları olduğu için duygusal bağlılık işçi işveren arasındaki olmazsa olmaz otoriteyi, saygıyı, disiplini olması gereken seviyede tutmakta hep duygusallık bağı yüzünden zorlandı.

    Hiç kimsenin gönlünü kırmak istememesi, kendi sonunu belirleyen en büyük yanlış kararı idi. Tüm sulu yemek düzeneği yanına, birde pizza araç gereç usta ve garson ilavesi maddi bir külfet getirmişti. Durun; yanlışlık daha bitmedi. Tüm bu düzeneklerin yanına birde lahmacun fırını koydurttu!

    Lahmacun fırını, hamur kazanı, tezgâhı ustası ve köşesi, kabkacak yeni maliyet yeni gider kapısıydı. Adnan ağabeyin ilk sulu yemek işi yapmak istediği aşçı, bu karombolde bu lokantanın kendisi için zaman kaybı olduğunu ve ilginin üzerinden gittiğini hissettiği an lokantadan ayrılmıştı. Meydan Alanya’dan gelen pizza ustasına kalmıştı. Bu ustanın pizzacılığın yanında sulu yemek işine de bakması en büyük yanlışlardan biriydi.

    Çünkü bu usta pizza ustalığının yanında ağırlıklı olarak Fransız ve Alman mutfağını biliyordu (!) Hani, şu salatayla başlayıp peynirle biten yemek çeşitleri; İyi de ağabeycim, Fransızlar şarapsız yemek yemezler ki! Bizim lokantamız içkisiz lokanta. Sonra “Sefaköy” Turistlerin kaynadığı bir Bakırköy veya Bodrum, Alanya, Çeşme değil ki! Artı bu turistlerin yediği her yemeğin içinde domuz yağı ve kırmızı şarap vardır.

    Geçtik efendim, bizim pizzacı ve ekibi Türk mutfağını hafife almışlardı. Kuru fasulyeyi bir gün suda bekletip ikinci gün pişirdiklerinde bile fasulye taneleri halen kendilerinin pişirildiğinin farkında bile değiller (!) Fasulyelere göre onlar halen Pamukkale de kaplıcada tatil yapıyorlar. Taneler halen kıtır kıtır. Çok sevgili kardeşimiz Pizzacı ustamızın yaptığı mercimek çorbasının içinde mercimekler kavrulmuş fakat patlamamış mısır taneleri gibi çıngıl çıngıl!

    Hele ki ustamızın bir sütlaç yapması vardı evlere şenlik. Bir gün içinde süt var pirinç yok, bir gün içinde pirinç var süt yok! :) Yahu güler misin ağlar mısın? Sulu yemek ustası gittiyse, kaldır abim sulu yemek tezgâhını. Fakat size bir sır vereyim mi sevgili okurlar? Lahmacun fırını kurulmuştu ya, onun başına koyulan İbrahim usta; hem lahmacun, hem sulu yemek, hem tatlı üzerine bir numaraydı.

    (Ha bu arada Alanya’dan gelen ekip aslen Alanyalı değiller. Meşhur ustamız Edirneli, diğer yanında gelen kardeşlerimiz de Adana Urfa Maraş vs.)
    Her işten anlayan fakat lahmacun fırının başında nöbet bekleyen İbrahim ustanın günlük lahmacun satış ortalaması 10 adet! İbrahim ustanın bize günlük maliyeti tezgâh, maaş, sigorta ve kişisel masrafı abartısız 100 lahmacun! Zarar 90 lahmacun. İbrahim ustanın varlığını çoğu zaman unutuyorduk. O bodrumda lahmacun fırını başındaydı.

    Pizza ve sulu yemekler üst kattaydı. Pizza için malzeme almaya bodruma depoya inildiğinde, İbrahim ustanın TV de gündüz kuşağındaki dizi filmleri bazen ağlarken, bazen gülerken izlediğini görüyorduk!

    Kocaman üzüm küfesi gibi kapaklı çöp kutusunu yanına almış, çöp kutusu ağzına kadar boş cappy meyve kutuları ile doluydu. İbrahim ustamız terledikçe, içi yandıkça çekmiş buz gibi cappyları! Helal hoş olsun. Ben olsam bende içerdim! Yazın ortasında her an lahmacun siparişine hazır, havalandırması yeterli olmayan sıcak fırın karşısında durmak kolay değil elbet.

    Toparlayalım efendim. Ben evden lokantaya gelirken üç tane lahmacuncunun, beş tane sulu yemek satan lokantanın önünden geçiyordum ve hepsi çok güzel iş yapıyordu. Bizde ise sulu yemek + lahmacun+ pizza vardı ama giderleri karşılayamıyorduk.

    Kendi bünyemiz içinde müthiş bir rekabete girmiştik. Pizza fırınları, sulu yemek tezgâhları ile var olma savaşı veriyordu. Fakat her iki grubun ustası da aynı kişiydi! Pizza ustamız Adnan ağabeye sulu yemek işini de kendisinin yapabileceğini her zaman ima ediyordu. (Zaten esas sulu yemek ustası bu durumu hazmedemediği için adına basılmış dağıtamadığı özel kartvizitlerini (!) alarak lokantadan ayrılmamış mıydı?)

    Bizde çıkarılan ideal yemek menüsü hatırlayabildiğim kadarıyla, kaşarlı domates çorbası, mantarlı tavuk sote, imambayıldı, kuzu haşlama, incik vs etli yemek ve ızgara çeşitleri.

    Ve bodrumdaki lahmacun tezgâhı…

    Müşteri lokantadan içeriye ayak bastığında; kendisini Galata Köprüsü’nün altındaki lokantaların önünde, ayakçı garsonlar tarafından “Gel bey ağabey balık ekmek 4 lira” çekiştirilenler gibi hissediyordu. Tabi bizde bunu pizza fırını, sulu yemek ve lahmacun faktörleri yapıyordu. Müşteriyi pizza kaptıysa sulu yemek ve lahmacun zarar yazıyordu. Yok, müşteriyi mantar sote kaptıysa, pizza ve lahmacun kafa kafaya vermiş ağlıyorlardı. Yok, müşteriyi incik veya kuzu haşlama kaptıysa sulu yemek, pizza, lahmacun tezgâhı yanında tüm şirket ağlıyordu!

    Sonuç itibariyle bir kazanıp iki kaybeden veya hiç kazanmayan, kazanamadığı gibi her gün içeri giren bir restoranın müdürüydüm ben! Bundan yani zarardan kurtulmak için ne yapmalıydı? Önce gelir ve giderleri bir dengeye oturtmak lazımdı. Tabi ki müşteriler bizim lokantada ki başıboşluğu anlamakta zorlanmadılar. Bizi en zayıf noktamızdan vurmaya başladılar. Bu neresiydi derseniz kuzu haşlama, incik, imambayıldı bölümüydü! 40 milyonluk et tüketen ve 20 milyon lira para toplayan et bölümünde saat 12.00 ile 13.00 arasında yemekler bitiyordu! :)

    Hele ustamızın yanımıza gelip elinin tersiyle alnının terini silip sonra bize “ et ağırlıklı sulu yemekler ne çabuk bitti be ya” diyerek övgü beklediğinde; Adnan ağabeyin istem dışı bir kahkaha atarak “biter tabi oğlum, 40 liraya et alıyorsun ve o et yemeğinden biz ancak 20 lira topluyoruz. Aha da adisyonlar, hesapla da gör.” Dediğini hiç unutmam. Adnan ağabey olan bitenin farkındaydı. Ama o dediğim gibi küçük hesapların adamı değildi.

    Aslına bakarsanız o işinin hakkını veremeyen insanların geldiği gibi kendiliğinden gitmesini istiyordu. O hiçbir çalışanına seni işten çıkarıyorum diyemezdi. Bu kendini batıracak bir karar olsa bile! Vallahi yıllar sonra Sefaköy’de beni gören lokanta müşterileri yahu sizin yemekleri unutamıyorum neydi o be? Öğle yemeğinde bir tabak etli yemek ile karnımız doyuyor ve üstüne orta kahve içiyordum. Sahi neye kapattınız?” Adamın ağzının ortasına yumruğumu patlatmamak için kendimi zor tutuyordum.

    Diğer yandan biz Adnan ağabeyle masraf olmasın diye kaşarlı domates çorbası içip bir pizzayı ikiye bölerken, yanımızda çalışan 14 yaşındaki komi, kuzu haşlama istiyor!!! Ve bunu yaparken hiçte çekinmiyor! Para kazanan bir müessese olsa eyvallah... ya da arada canı çekse de istese neyse, bir gün haşlama, bir gün incik diğer gün imam bayıldı derken biz oturduğumuz yerde bayılıyorduk ama yine de sesimiz çıkmıyordu! :) Müşteri geldiğinde ağzı açık TV de film seyreden garson ve komilere rica minnet müşteriye baktırır duruma geldik! Büyüğü, küçüğü durumu, sıkıntımızı anlasınlar diye bekliyorduk ama nafile…

    Bu bolluğu gören, bilen, duyanlar her gün ”işçi alıyor musunuz” diye kapıya irkiliyorlardı.

    Lokantada servis tabakları büyüklüğünde yemek tabağı kullanırsan, elbet o tabağın içine üç porsiyon yemekte koysan o tabak boş gibi durur. Biraz daha, biraz daha, tabağı doldurursan sermayeyi de kediye yüklersin!

    Mesela lokantaya kasa başına müdür olarak atanmadan önce burada kasa da duran Adnan ağabeyin bir yakını yaşlı bir amca (benim tepeden müdür olmamı hiç azmedememişti.:) ) Ben geldikten sonra her sabah alışveriş arabasını alarak güya ucuz olsun diye semt pazarına veya halk pazarına kıvırcık, salatalık, maydanoz, biber, taze fasulye vs. Almaya giderdi. Ama suratı bir karış, sanki zannedersin lokantanın bütün yükünü o çekiyor. Yeminle bu asık suratı görmekten tiksinir olmuştum ama sırf büyüğümüzdür diye ses çıkarmıyorduk. Onun derdi “kasa” oradan kaldırılması çok zoruna gitmişti amcanın! Aslında onun eve gitmesi beklenirken o lokantanın kendisine çok ihtiyacı olduğunu sanıyordu!

    Pizza ustamız yaptığı listeyi ve toplanan ticket ve sodexho kuponlarını alıp arka taraftaki bu kuponları alan tek markete alışverişe gidiyordu. Bu ustamız memleketten çoluk çocuğunu da getirmiş, Adnan ağabey ona bir ev tutmuştu. Ayrıca ev kirasını da üstlenmişti. Diğer Alanya’dan gelen yardımcı ustalar, bodrumdaki özel odada kalıyorlardı. Bulaşıkçı kadın ve şef garsonlar, komiler ise kendi evlerine gidiyorlardı.

    Bir ara tam on üç personel vardı burada. Zamanla, iş olmadığı için aldıkları parayı hak etmediğini düşünen sağduyulu insanların işten ayrılmasıyla, kadro sayısı sekizlere kadar düşmüştü. Ustamız market dönüşünde kasaba uğrayıp günlük et ihtiyacımızı alıyordu. Kuzu etinin metro grosmarkette fiyatı 1500 lira, kasapta 3000 liraydı! Kasap, Adnan ağabeyin çocukluk arkadaşı olduğu için ona ayıp olur endişesi ile Adnan ağabeyin eti bilerek 3000 liraya aldığının da altını çizmek isterim!

    Efendim bir sabah erkenden restorana geldiğimde ihtiyar amcayı ve ustamızı ellerinde alışveriş listeleri ile para almak için beni beklediklerini gördüm. Ellerinden listeyi aldım ve kontrol ettim. Listedeki dün aldığımız bazı sebzeleri ve tavukları sordum bitti dediler.

    İçeri girip derin dondurucuya ve tezgâhtaki buzdolabının altına eğilip listedeki sebze ve tavuk etlerini çektim çıkardım. Aa varmış dediklerini listeden sildim! Bundan böyle alışveriş işini ben elime aldım. Buzdolabındaki etlere işaret koyuyor, kullanılanı, kullanılmayanı takip ediyordum. Çoğu zaman Adnan ağabey ile ben erken çıktığımız için dükkânı pizza ustamız kapatıyordu. Tabi o an kendisiyle birlikte çalışan komi ve garsonlar ile kepenkleri içerde kalan arkadaşların üzerine kapatıyorlardı.

    Personeli takibe aldığım için bir akşam kepenkler indirildiğinde aniden yanlarında oldum. Çok konuşan ve işe yeni giren birkaç haftalık garsonun elinde işaret koyduğum poşeti göstererek “ne var onda?” dedim. Garson “şey ağabey hık mık ev için bugün kasaptan et almıştım da o var!” Bir yanlışın olmasın sakın? Dedim. “Yok, ağabey (yemin billâh ederek) doğru söylüyorum.”

    Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar. Kendinize yakın bildiğiniz insanların ihaneti ile karşılaşsanız ne hissederdiniz? Tabi ki Adnan ağabeyin getirdiği ustanın elindekilere bakacak değildim. Onun belki geçerli sebebi olabilirdi ama bu yanındaki kişinin restorana ait bir eti evine götürmesine nasıl göz yumabiliyordu?

    Adnan ağabey, bu kâr yapmayan lokantayı, ayakta tutabilmek için dört tane daire iki tane araba sattı. Bunlar yetmedi, tefecilerden borç para aldık! Tüm bu sıkıntıları burada çalışan herkes biliyordu. İnsanların bu kadar vefasız ve yüzsüz olduğu, içten pazarlıklı olduğu bir yerde, müessesenin beti bereketi olur mu?

    Tabi personel bukalemunlaştı. Müessese müdürü olarak işe el atmıştım. Buzdolaplarında bitmeden alınan malzemelerin nasıl ayaklanarak adres değiştirdiğini görmüştüm. Ertesi sabah Adnan ağabeyle olanları paylaştım. Tabi suratı asıldı ve üzüldü. Kimseye bir şey demedi diyemedi. Akşama doğru Adnan ağabey yanıma gelip gülerek "bulaşıkçı kadını takip et" dedi. Bir süre sonra bulaşıkçı kadın; “Adnan ağabey ben beş dakika eve kadar gidip geleceğim müsaade var mı?” dedi.

    Allah sizi inandırsın, kadın yeleğini ters giymiş ve her bir cebi top gibi şiş. Göğsüne soktuğu pizza sucukları başını çevirdiğinde uçları dışarı çıkıyordu.
    Heyecandan kalp atışları fazla attığı için göğsüne soktuğu sucukların görünen kısımları, kadının aldığı nefese göre bize aksiyon yapıyordu! :)

    Sucuklar, kaşar peynirleri, etler, tavuklar ve bilumum kahvaltılıklardan, bulaşıkçı kadın yürüyen bir şarküteri olmuş (!) Kadına bir mini buzdolabı ve küçük bir tüp taksak, meydanda kira vermeden çalışan seyyar büfe olurdu. :))

    Ağzım açık kaldı.

    Adnan ağabeye müdahale edecek mi, diye baktım; Adnan ağabey oralı bile değil.

    “tabi gidebilirsin bacım “dedi. Kadın bir hışımla lokantadan çıktı ve karşıdaki sitenin karanlık koridorlarında kayboldu.
    Adnan ağabey bana bakıp bakıp gülüyordu! Az sonra bulaşıkçı kadın yeleğini düz giymiş bir şekilde restorana geldi. “Sağ ol Adnan ağabey” dedi.

    Adnan ağabey:

    - Bir şey değil canım lafı mı olur!
    Tabi bir süre sonra bu aşağılık hırsız kadın. Adnan ağabeyi çıldırtacak ve suratına deste deste paralardan öyle bir tokat yiyecek ki, ömrünün sonuna kadar unutacağını sanmıyorum!

    Sevgili okuyucu dostlarım ben gördüğümü yaşadığımı yazıyorum. Kimsenin günahlarını üstlenecek lüksüm yok, cehennemde yanma heveslisi de değilim.
    Bu yüzden yazdıklarımın hep arkasındayım. Yazılarım geniş bir yelpazede yayınlandığı için Pizza patio da çalışanlar veya müşteriler bana bu konuda yorum yazabilirler. :)
    Devam edecek.
    Selam ve saygılarımla...
    M.Talip Girgin
     
    En son bir moderatör tarafından düzenlenmiş: 17 Kasım 2016
  2. AŞKIN

    AŞKIN Admin Admin

    Katılım:
    15 Ocak 2009
    Mesaj:
    2,426
    Alınan Beğeniler:
    147
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    EGE
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Teşekkürler Talip abim,kalemine,yüreğine sağlık,bekliyoruz devamını.
     
  3. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Ben teşekkür ederim Aşkın kardeşim, fırsat bulur bulmaz devam edeceğim.
    Final bölümü süprizlerle dolu :) Sevgilerimle...
     
  4. İsmail ESENCAN

    İsmail ESENCAN Admin Admin

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    11,450
    Alınan Beğeniler:
    10,056
    Ödül Puanları:
    5,113
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Sevgili abim, senin yaşamış olduğun bu hadiselerde ki kişi ve karakterlere, bizim meslekte iyi aile evlatları!!! denir ki, Allah bu tür insanlarla karşılaştırmasın kimseyi.

    Kalemine sağlık, çok güzel özetlemişsin konuyu devamını bekliyor olacağım bu işin sonu nerede bitecek bakalım.:)
     
  5. Derya Şencan

    Derya Şencan Üye Balıkçı

    Katılım:
    1 Mart 2010
    Mesaj:
    76
    Alınan Beğeniler:
    2
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Marmara
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Talip bey yaşamış olduğunuz olayları hiç yadırgamadım o kadar bizden hadiseler ki bu tür olaylara milletçe çok alıştık hayatta bizi en çok üzen en büyük yıkımı yapan en yakınındır burda bunuda açıkça gördük istisnalar kaideyi bozmaz ama genel olarak demek istedim devamını merakla bekliyorum kaleminize sağlık...
     
  6. aldem

    aldem Tba Okuru

    Cevap: Pizza Patio - 4

    Paylaşım için çok teşekürler.
     
  7. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    İnşallah karakolda bitmezhehe Vallahi ucu dokunmadık hiçbir meslek grubu kalmayacak sanırım. Vallahi ben baştan söyledim kimseyi kayırmam ben gördüğümü aggglama üzülerekte olsa yazacağım. Özellikle iskici, zabıta, bankacı, sivil memurların üzerinde duracağımkiki Ah recai ağabey ah görürsün sen! :):):) İyi takip et İsmail kardeşim vallahi çok önemli! Bilhassa sizin meslek için! :rolleyes: Selamlar...

    Teşekkür ederim Derya hanım kardeşim. Ben her zaman şöyle dua ederim "Allah insanları doğru insanlarla karşılaştırsın." Öyle alicengiz oyunları yapanlar var ki, bunların insan olduğuna ben inanmıyorum. Bunlar insan suretine bürünmüş şeytanlar diyorum. Yazının devamında bunlardan örnekler göreceğiz tabi :) Selamlar...

    Ben teşekkür ederim sevgili aldem sağ ol :) Selamlar...
     
  8. İsmail ESENCAN

    İsmail ESENCAN Admin Admin

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    11,450
    Alınan Beğeniler:
    10,056
    Ödül Puanları:
    5,113
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Az buçuk neler yazacağını tahmin edebiliyorum Talip abi, hadi hayırlısı diyelim ucu dokunacak olsada önemli değil, ben anlatacakların konusunda gayet rahatım.;):p
     
  9. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Ona hiç şüphem yok sevgili kardeşim. Benim yazdıklarım veya yazacaklarım istisnai kişilikler. Asla geneli bağlamaz. Zaten hepimizin görevi yanlışlıkların üzerine gitmek ve memleketimizi yaşanır bir ülke haline getirmek değilmidir? Sevgilerimle...:p
     
  10. Ayşe HARUPÇU

    Ayşe HARUPÇU Üye Balıkçı

    Katılım:
    21 Ekim 2009
    Mesaj:
    3,229
    Alınan Beğeniler:
    20
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    izmir geneli
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Sevgili Talip Bey,yazdıklarınız beni fazla şaşırtmadı.:)Bende iş yaşamımda bu tür insan müsvettelerinden çok gördüm.:eek:Ne yazık'ki çevremizde bu tür insan'lardan çok var.ALLAH, bunların şerrinden korusun.Devamın bekliyoruz.Paylaşım için çok teşekkür ederim....
     
  11. çimentepeli

    çimentepeli Üye Balıkçı

    Katılım:
    11 Ocak 2009
    Mesaj:
    0
    Alınan Beğeniler:
    19
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Ege Kıyıları
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Talip bey yazdıklarınızı okudukça sinirler tavan oldu neden çünki muzaffer beyle bi dönem bizde işyerimizde buna benzer durumlar yaşadık .Bu tür insanlar iyiliği suistimal ediyorlar.Yüssüzlük sonsafta aksine seni suçlu ve zor durumda bırakıyorlar,ama sonuçta yine kendileri zararda . Yazılarınızı ilgiyle okuyorum ve yenilerini merakla bekliyorum.:)
     
  12. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Ben teşekkür ederim efendim. Haklısınız iş hayatımızda ve gündelik hayatımızda bu tiplere çok sık rastladığımız doğru. Bizi bunlardan ancak tecrübelerimiz ve dualarımız kurtarır. Amin:) Selamlar...:p


    Teşekkür ederim efendim sağ olun Muzaffer ağabeyime de selamlar... Yapan kendine yapar da, zararı da iyi insanlara dokunuyor meretlerinkiki Sevgi ve saygılarımla...:p
     
  13. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Sevgili abim, yazının devamını bekliyorum...:)
     
  14. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Pizza Patio - 4

    Sevgili dostum fırsat bulur bulmaz yazacağım inşallah :)
     
Yükleniyor...
Benzer Konular
  1. Talip Girgin
    Yanıt:
    25
    Gösterim:
    11,026
  2. Talip Girgin
    Yanıt:
    16
    Gösterim:
    6,028
  3. Talip Girgin
    Yanıt:
    11
    Gösterim:
    5,041

Bu Sayfayı Paylaş