1. Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz. Daha Fazla Bilgi.

Üstadlar Marmara’da Kalkan Avımız!

'Talip GİRGİN' forumunda Talip Girgin tarafından 3 Nisan 2011 tarihinde açılan konu

  1. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Gecenin bir vakti; foto Arif ile msn de konuşurken aniden aklımıza geldi ve sabah Marmara’ya balığa gitmeye karar verdik.
    Arif; “Ağabey, bütün saatleri 04,00 kuruyorum” dedi ve karşılıklı sabah görüşmek üzere diyerek msn den ayrıldık.
    Bu arada gecenin ilerleyen saatleri hanım bana yardım ediyor!
    - Çok vefalıdır kendisi, yeri gelmişken bir kez daha ona bu konuda göstermiş olduğu anlayış ve gayretinden dolayı teşekkür ediyorum.
    Klasik üçlü takım yapmaya çalışıyoruz bu arada ortalık bir milyoncu dükkânına döndü. Oğlum Gökmen zargana toplarını havada atıp tutarak sihirbazlık yaparken yorgunluktan uyuya kalmış. Kızım dersen alabalık meps'lerinden küpe yaparken kancayı kulağına batırmış cıyaklıyor! Hanım;“sende kardeşin gibi yatsana, bak saat kaç oldu?” diye ona çıkışıyor. Benim ise İğneler parmağımdan çıkıp, ayağıma batıyor. Halı renkli olduğu için ne düşen iğneleri bulabiliyorum ne köstek için kestiğim misinaları. Yok, olacak gibi değil, tüm malzemeleri tekrar kutusuna ve takım çantasına topluyoruz.
    Yine her zamanki gibi eşyaları arabanın bagajına ite kaka dolduruyorum ve yanıma alacak daha bir sürü eşyam olmasına rağmen, onlardan şimdilik feragat ediyorum. Arif kardeşimin eşyaları için arka koltuğu boş bıraktım.
    [​IMG]
    (Aslında bu plana sevgili dostumuz; Ali Gülcü’de dâhildi. Fakat kendisiyle en son konuştuğumuzda bana akşam maçtan sonra (milli maç) tekrar döneceğini söylemişti!)
    Almanya yolcusu gibiyim! Çoluk çocuk uyumamış hepimiz ayaktayız. Saat 02,00 de ancak evde yat borusu çaldı! Ta ta ta ti.
    Saat 03 -00 te, bu kez de bana, kalk borusu çaldı; Ti ti ti ta.
    [​IMG]
    Efendim derler ya “uyku baldan tatlıdır” gerçektende öyle. Bir lahza şöyle şekerleyeyim dedim, sağ olsun hanım bir dirsek darbesiyle “alarm çalıyor, sülerim sana kalkasın, kalk haydeee bre haydeee haydeee te te o kaaa.” diyerek son noktayı koydu. Bir ara hepimiz sütçü Ramiz tayfası olmuştuk ya (!)

    E-6 dan sabah, 04.20 gibi Çerkezköy’e giriş yaptım; Arif kardeşimi 0505 ...........45 çağrı yaptım cevap yok. 0532........16 dan çağrı yaptım gene tın yok
    Kısa kısa çaldırıyorum ki ev halkı rahatsız olmasın. Ayrıca Arif kardeşim bana evde bütün çalar saatleri ve cep telefonlarını sabah 04.00 kuracağını söylediği için en azından, kuşkulu yatmıştır diye düşünüyorum.
    Tabi ben öyle düşünüyorum. İstanbul’dan, Çerkezköy’e gelmişim, Arif kardeşimin şeyinde, pireler uçuşuyor!

    Ben bir 45- ten, bir 16 dan çağrı yapıyorum ne gelen var ne giden?
    Bu kez hangi numarası olduğunu bilmiyorum “Arif 1” yazan yere tıklıyor ve uzun uzun çaldırıyorum.
    Artık sonlara doğru bir ses geliyor kulağıma “günaydın uyandın mı ağabey? ( Aslında benim sormam lazım “uyandın mı Arif bey?” )
    “ Ne uyanması ben Çerkezköy’deyim” diyorum.
    —Ne çabuk beyaa?
    Eh işte öyle oldu beyaa!
    Sonra bana yolu tarif ediyor. Onun evinin sokağına girdiğimde elinde cep telefonu ile sokak lambasının loş ışığı altında beni beklerken buluyorum.
    Bana, saatlerin ve cep telefonlarının alarmlarının çalmış olduğunu, fakat hiç birini duymadığını söyledi.
    Beş dakikada hazır olacağını ve hemen geleceğini söyleyerek telaşla içeri girdi.
    Bir süre sonra, büyük bir çanta ile geldi. Daha sonra daha da büyükçe ne bir çantayla gelince, içimden “taşınıyor herhalde” diye geçirdim.
    Koskoca Çerkezköy’de kahvaltı yapacak açık bir lokanta bulamadık; iyi mi? Sanayi buraya kümelenince, herkesin karnı doydu! Kim açar sabahın beşinde dükkânı?
    Efendim yağmurlu ve puslu bir havanın içinden Çorlu’ya geldik. Burada da durum aynı, aç kaldık!
    Hazır buraya kadar gelmişken Ali Gülcü dostumuzu bir kez daha cepten aramak istedim. Küçük bir çağrı, tık yok. Diğer telefondan bir çağrı, yine tık yok. Artık her sonucu göze aldık! Bu kez uzun uzun bir çağrı, yine kimse yok aklıma bir sürü olumsuzluklar geliyor. Dün, ikindiden beri, ona ulaşamıyorum. Hayırdır inşallah derken, inşallah Ali Gülcünün telefonuna bir şey olmuştur! Diyorum.

    Bu arada, Arif dayanamadı ve ilk sigarasını yaktı. Arif kardeşim, araç komutanı olarak bana tarif ettiği bir yola aracı saptırınca, terk edilmiş bir köyün yol kalıntıları arasında açlığımızı çoktan unutmuş, gittiğimiz yönde önümüze bir asfalt yol çıkması için dua ediyorduk!
    Az gittik uz gittik, çukur, tepe, dümdüz gittik. Nihayet, biraz akıllıca bir yola çıktık ve Yeniçiftlik’e vardık. Hemen aç kurtlar gibi nerde ışık varsa oraya aracı yanaştırdık. Tabi şöyle sıcak bir işkembe, paça veya mercimek çorbası hayal ediyorduk ama karşımıza börekçi çıktı en azından aç kalmayacaktık buna da şükür.

    Arif; yinede ben “buralarda çorbacı var mı?” diye soracağım dedi.
    İçeri girdik, içerde koşuşturan ufak tefek çalışan biri var. Birde börek yiyen, 65–70 yaşlarında bir yurdum insanı var.
    Arif “buralarda çorbacı var mı? Diye sordu; yaşlı yurdum insanı börekçi dükkânının içinde, çorbacı soran bize şöyle bir baktı ve “burası börekçi dükkânı ÇORBA YOK! Çorbacı karşıda ama bu saatte kapalı.” dedi. ( Birazcık kinaye vardı söz tonunda ve tavrından onu hissettim. Biz buraya elektrikçi dükkânı diye girmedik ki!)
    Neyse oturup karnımızı doyururken sabah ezanı okunmaya başladı. Börekçiden çıkıp Marmara Ereğli’sine ilk dere ağzına geldik. Burada bir arkadaş balık tutuyordu. Bize buradan levrek, mırmır ve kalkan balığı çıktığını söyledi.
    Heyecanlandık tabi ama yanımızda Arif’in yıllanmış ve yeniden kurtlanmış (!) bayat boru kurtlarından başka yem olmadığı için, benim her zaman avlandığım, bölgeye gitmeye karar verdik. Oradan taze kum solucanları çıkarıp mırmır avlamayı düşünüyorduk.
    Av bölgesine arabayı çektik ve içinde ne var ne yok boşalttık. Bu arada bizi şaklabanlık yaparak karşılamaya gelen buranın müdavimi bir köpek vardı. Ona verdiğim ekmek ile karnını doyurduktan sonra, onun da neşesi yerine geldi ve bize av bölgemize kadar refakat etti.
    [​IMG]
    Eşyalarımızı rıhtıma koyduk. Ben kısaltılmış inşaatçı küreği ile kum solucanı çıkartmaya gittim. Bir süre yürüdükten sonra devamlı yem çıkarttığım yerin sular altında kaldığını görünce “aha şimdi ayvayı yedik” dedim. Kenar köşeye saldırdıysam da nafile solucan veya kurt bulamadım.
    Hava, balık tutmak için mükemmel ama bizim için soğuk ve yağışlı. Elimizde sadece bayat kurtlar, birde zor bela bulduğum yemlik birkaç kum ve kaya midyesi vardı. Saat 10.00 kadar karışık şekilde yemleyip attığımız oltalarımıza Allah rızası için kimse uğramadı! Derken, Savaş çığlıkları atarak koşuşturan bir grup gördük. Çıkardıkları seslere bakılırsa bunlar Cherokee kabilesinden olmalıydı!
    Sırtlarında ok ve yaylar ellerinde mızrak ve savaş baltaları “beyaz adamlara hücum” savaş çığlıkları atarak bayır aşağı iniyorlardı.
    [​IMG]
    Arif kardeşime “ savaşa hazır ol Çiko (!)Kızılderililerin saldırına uğradık” dedim.
    “Ahhhhhhyaaaakkkk... smack... smuck... puahhhhhhh... Karamba Karambita.”
    Bendeniz baltalı ilah ZAGOR TE-NAY gardımızı alıp ne olacak bekliyoruz artık!
    [​IMG]
    Az sonra küçük pigme tipli mantargillerden bir apaçi bize oturan boğadan mesaj getirdi. “Beyaz adamlar iskeleyi 1 dakikada boşaltsınlar ya da Marmara adasına doğru yüzmeye başlasınlar.” Allahtan iskelenin tapusunu gösterdim de vaziyeti kurtardık.
    [​IMG]
    Efendim saatlerce bir oltanın ucuna ve denize bakmaktan bir hal olmuştum ki karadan gelen çığlıklara kulak verince ben gelenleri; yıllar öncesinden bilinçaltı hayallerimin dışa yansıması olarak görmüştüm! Vallahi gelen arkadaşlarında bu yansımanın gerçek olduğuna dair “yemin etsem başım ağrımaz” şeklinde görüntü vermelerinde de haklılık payım vardı! Birkaç dakika içinde; Çorlu’dan gelen muhacirler bizi çembere almışlardı. Neyse selam verip yanımıza tezgâhı kurdular. Demir iskele merdivenine aykırı bir ağaç bağladılar ve oltalarını oraya tek tek dizdiler.
    [​IMG]
    Alelacele kamışlar yemlenip denize atıldı.
    Arkamızda mangallar yandı. El yapımı, fabrika yapımı bütün ateş suları mangal etrafına dizildi! Tanışma faslından sonra açılan muhabbetlerde, yanımıza gelenlerin tek tek adlarını öğrenmiş olduk.
    Gırnatacı Metin, Tatar Yalçın, Hannibal Birol ve kral balıkçı Samet.
    [​IMG]
    Balıktan, tam umudumuzu kestiğimiz anda; yağmurla birlikte gelen bu arkadaşlar bize tekrar gaz verdiler! “Biz, geçen hafta buradan tam dokuz kalkan aldık”dediler.
    Hava oldukça soğuk ve yağışlı, tatar Yalçın balık için tam havası diyor ve beş on dakika sonra da ilk kalkan balığı geliyordu!
    Daha sonra bir tane daha yakaladılar. Bu arada benim kamışlardan biri utanmış olacak ki zili düştü!
    Arif yakın olduğu için kamışı o aldı ve sarmaya başladı ilk anda yaklaşık 30–40 metrede balık bir girdap oluşturdu. Bu girdaptan balığın nedenli büyük olduğu anlaşılıyordu.
    Samet kepçeyi kaptı Arif’in yanında bekliyor. Arif’in dili tutuldu konuşamıyor. Ben yerimde çakılı kalmış, kamışın ucuna bakıp misinanın hareketlerini inceliyordum. Birkaç saniyede balık dibimize geldi. Ben, kamışın ucundaki metal klips’i görüyordum ama balık henüz kendini göstermemişti. Derken kamışın ucu gerildi gerildi ve aniden iskelenin altına doğru süratle kıvrıldı. Tam bu sırada balığın ters döndüğünü ve karın altı beyazlığının gördüm. Sonra “çat” diye bir ses geldi ve olta koptu.
    Balık, her neyse bir iğne ve bir 100 gr kurşunu alarak kaçtı. 0–35 lik misinam daha fazla dayanamamıştı! Hepimiz çok üzüldük. Balığın tam olarak ne olduğunu göremedik ama büyük olasılıkla 5-6 kg arası bir levrek veya minakop olduğunu düşünüyoruz.
    Tatar Yalçın “tamam gelecek beyaa gelecek, üzmeyin kendinizi, sıkmayın canınızı” diyerek “ bize moral veriyordu.
    Çift kurşunlu üç iğneli, 0–3 mustad kalkan iğnesi ile yeni bir takım yaptım. “Müslüman malı ortak”tır hesabı arkadaşların izin verdiği yemlerle takımımı yemledim.
    Takım, bu kez takribi yirmi metre kadar yakına düştü. Boşluğunu alıp zilini taktım.
    Arkadaşlarla kaçan balığı hazmetmeye çalışıyoruz.
    Aradan en fazla on dakika geçmişti ki, birden son attığım kamışın zili düştü. Hemen oltayı elime aldım ve birkaç saniye pür dikkat kesildim. Balığın, yemi yuttuğunu hissettiğim anda tasmayı vurdum.
    Yah Allah bismillah diyerek oltaya asılmaya ve sarmaya başladım. Gelen sanki naylon poşetmiş gibi ağır ağır iç depreşmeden kuzu kuzu geliyordu.
    Nihayet balık göründü. Arif’in düştüğü duruma düşmemek için çok dikkatliydim. Kamışı yukarıya doğru ağır ağır kaldırıp hemen boşluğunu alıyordum. Samet ustalıkla balığı kepçeye aldı ve yukarı çıkardı.
    [​IMG]
    Bu saatten sonra ne ayaklarımın ıslanması, ne kulaklarımın donması; morelim düzeldiği için beni hiç bir şey etkilemiyordu.
    Daha sonra periyodik olarak sırayla kalkanlar gelmeye başladı.
    [​IMG]
    Bu arada fırsat buldukça mesaj-çağrı neyse, Çorlu da ki Ali Gülcü kardeşime telliyorum. Amacım bu pastadan o'da faydalansın ama ondan bir ses yok. Çorludan gelen bu arkadaşlarla iyice samimi olmuştuk. Arif onlara kendi elleriyle yaptığı özel içkisinden ikram etti. Arkadaşlar mangalda yaptıklarını ekmek arası yapıp kemikli kemiksiz zorla ağzımıza besliyorlardı.
    [​IMG]
    Metin kardeşim fabrikadan bir arkadaşlarının düğününü anlatıyor. Aynı arkadaşlar hep birlikte bu düğünde eğlenmişler. Düğünde çok içki içtiklerini ve çalgıcılardan gırnatacının, kendilerini nasıl soyduklarını anlattı.
    [​IMG]
    Metin, diyor ki;
    “ağabey yanımda kız arkadaşım var. Gırnatacı bana musallat oldu ne zaman oyuna kalksam gırnatayı kulağıma dayıyor bahşişi almadan gitmiyor.
    Adam kafayı yemiş! Düğüne gelmek için oldukça nazlandılar ve hatta gelmek istememişlerdi. Düğünün sonunda bana; “Metin kardeş sen çağırırsan bir daha para bile almadan geliriz” diyorlar.
    Tabi gelirler çünkü hepimizi soydular, fabrikadan 50 ytl avans almıştım hepsini gırnatacıya verdim.”
    Tam bu sırada Birol atılıyor; “ağabey cebimde 13 ytl vardı 10 ytl si kâğıt, adam elimden bozukları dâhil hepsini kaptı ve cebine attı.”
    Samet oradan sesleniyor “ağabey gırnatacı bana geldi ceplerimi ters çevirdim kalmadı hepsi bitti diyorum inanmıyor. Sonra cüzdanımdan kredi kartını çıkarıp, aha da, çek dedim bahşişini.”
    Tatar Yalçın; “ çalgıcılar bizden başka fabrikanın müdürünü bile soydular be yaa” diyor.
    Bu muhabbete oldukça güldük, bir ara baktım Arif gülerken nerdeyse taburenin üzerinden denize düşecek onu tuttum. Tabi bu arada içkiler su gibi içiliyor karşılıklı ikramlar oluyordu. Sarmaş dolaş olup “mucuk mucuk kardeşim beniiiim” diyerek dostluklar daha da perçinleniyordu! İçki kullanmadığım için iskelede benden başka ayık yok, herkes kafayı bulmuş tatlı bir muhabbet vardı.
    Yağmur bazen sağanak şekilde yağıyordu. Geçen yaz iğneada’dan aldığım güneş şemsiyesini arabadan getirmiş sırayla birimiz direğini şemsiye gibi tutuyor, hep birlikte altına girip yağmurdan korunuyorduk.
    Bu arada kalkanlar tek tek geliyordu.
    [​IMG]
    Günün sonuna doğru ayrılma vakti gelmişti. Yıllardır buradan mırmır yakalarım kalkan balığı çıktığını yeni öğrenmiştim.
    Küçük kalkanların geri bırakılması konusu üzerinde hepimiz hassas davranmıştık. Her ne kadar Hannibal bu işe zorlansa da sonunda o da bunun verdiği zevki tatmıştı
    [​IMG]
    Çok erken gelmemize rağmen, yem işini ciddiye almamamız bize pahalıya patlamıştı. Balık kokan böyle bir havayı, bir daha ne zaman buluruz bilemem.
    Msn adresleri alındı. Tek tek arkadaşlarla vedalaşıp yola koyulduk.
    Arif kardeşimi Çerkezköy’e evine aldığım gibi sağ salim götürdüm. Ben İst. doğru devam ettim.
    Öyle yorgundum ki uyku gözlerimden akıyordu. Çatalca'da “Ahmetbey” gişelerine gelmeden önceki dinlenme tesislerine arabamı çektim önce karnımı doyurdum, çayımı içtim. Evi arayıp nerde olduğumu ve çok yorgun olduğumu bir saat kadar arabada kestirip sonra geleceğimi söyledim.
    “Ne demişler acele işe şeytan karışır” “Acele giden ecele gider” Uykun mu geldi, çek kenara uyu kardeşim, tatlı rüyalar…
    [​IMG]
    Eve gelip balığı mutfak tezgâhına atınca bütün yorgunluğum bitti.
    [​IMG]
    Hele ki o cızırtısı yok mu? Tutmayın bre beni…
    [​IMG]
    Hadi buyurun beyler Müslüman malı ortaktır…
    Karnı tok olan otursun...!:D:D:D
    [​IMG]
    Sahi bu hikâye arşivimden, azıcık elini ayağını toparladım o kadar…
    Umarım beğenmişsinizdir.
    Bu vesile ile Çorlu'da ki kalkan ekibim; Tatar Yalçın'a, gırnatacı Metin'e, Hannibal Birol'a ve Kral balıkçı Samet kardeşime, Çerkezköy'den Arif dostuma, siz sevgili kardeşlerim ve büyüklerime kısacası tüm deniz sevdalılarına selam olsun...
    M.Talip Girgin
     
  2. Mustafa CUMBUL

    Mustafa CUMBUL Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    16 Ekim 2010
    Mesaj:
    800
    Alınan Beğeniler:
    19
    Ödül Puanları:
    2
    Şehir:
    Deniz
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Talip Abi paylaşım için teşekkürler.Sizi ve tüm ekibi kutlarım.Daha nice güzel avlara dileğimle.
     
  3. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Sevgili abim, yine döktürmüşsünüz maşallah...:)Bu güzel paylaşımını zevk ile okudum...Alkış
     
    En son bir moderatör tarafından düzenlenmiş: 3 Nisan 2011
  4. MUSTAFA KAHRAMAN

    MUSTAFA KAHRAMAN Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    24 Şubat 2010
    Mesaj:
    0
    Alınan Beğeniler:
    5
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    TATLISU TUZLUSU
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Abi gene zevkle geçen bir hikayeni okudum.Sana ve ekibine çok teşekkürler ederim afiyet olsun başka paylaşımlarını bekliyorum saygılar.
     
  5. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Sevgili kardeşim güzel dileklerin için teşekkür ederim sağ ol :)

    Beğendiğinize sevindim sevgili İshak bey kardeşim çok sağ ol :)

    Sağ ol Mustafa kardeşim fırsat buldukça eski veya yeni birşeyler yazacağım inşallah :) Selamlar...
     
  6. ahmetyazıcı

    ahmetyazıcı Üye Balıkçı

    Katılım:
    26 Mart 2011
    Mesaj:
    40
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Türkiye
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Sevgili dostum Talip..

    Çerkezköye kadar gelipte aç döndünüz ya....Çok iyi olmuş..Hak etmişsiniz..:mad:
    Ben sana demedim mi 100 km yakından geçip bana uğramazsan kötü konuşurum diye..Bizde 24 saat çorba var..

    Sinirlendim şimdi bak birşey söylemiyorum balıklar için..

    Sevgiler..
     
  7. Ayşe HARUPÇU

    Ayşe HARUPÇU Üye Balıkçı

    Katılım:
    21 Ekim 2009
    Mesaj:
    3,229
    Alınan Beğeniler:
    20
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    izmir geneli
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Sevgili Üstadım Talip bey,raporunuzu öyle güzel anlatmışsınız ki,okurken kendimi oradaymışım gibi hissettim.
    Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.Kalkanlara gelince harika av yapmışsınız,paylaşım için teşekkür ederim.Tebrikler ÜstadımAlkışAlkış
    Avlarınız her daim olsun rastgele......
     
  8. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Çerkezköy'e gelipte sana uğramadan gidermiyim Ahmet ağabey? Olur mu öyle şey? Bu hikâye arşivimden seninle tanışmadan önceydi. :eek: Bundan böyle o tarafta yapacağım her avdan haberin olur senin merak etme:) Selamlar...
     
  9. AŞKIN

    AŞKIN Admin Admin

    Katılım:
    15 Ocak 2009
    Mesaj:
    2,426
    Alınan Beğeniler:
    147
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    EGE
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Harikasınız Talip abim,AlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkış
     
  10. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Çok teşekkür ederim Ayşe Hanım, beğendiğinize sevindim. Gerçekten güzel bir av macerasıydı:) Selamlar...


    Çok teşekkür ederim Aşkın kardeşim sağ ol :p Selamlar...
     
  11. İsmail ESENCAN

    İsmail ESENCAN Admin Admin

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    11,450
    Alınan Beğeniler:
    10,056
    Ödül Puanları:
    5,113
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Sevgili Abim, keyifli okuduğum harika bir yazı olmuş, yüreğine kalemine sağlık.Alkış
     
  12. clio35

    clio35 Üye Balıkçı

    Katılım:
    20 Aralık 2009
    Mesaj:
    278
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    sahil evleri
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    hayırdır başkanım bu saatte ne arıyon
     
  13. ahmetyazıcı

    ahmetyazıcı Üye Balıkçı

    Katılım:
    26 Mart 2011
    Mesaj:
    40
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Türkiye
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!


    Şimdi oldu ..Hikayende tarih te aradım emin olmak için ama göremedim..Gelişinin mutlaka av amaçlı olması gerekmez. Muhabbete de gel..

    Sevgiler Canım Kardeşim..
     
  14. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Teşekkür ederim İsmail kardeşim beğendiğine sevindim. :p

    :):):)

    Ahmet ağabey zaten yolumun üzerindesin. Senin yerin, benim her zaman soluklanmak için durduğum ikinci adresim. Bir ara geleyim de turnaya gidelim. Selamlar :)
     
  15. Derya Şencan

    Derya Şencan Üye Balıkçı

    Katılım:
    1 Mart 2010
    Mesaj:
    76
    Alınan Beğeniler:
    2
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Marmara
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Talip bey hikayenizi büyük keyifle okudum hatta okurken çok ta güldüm
    ev ortamınız bana hiç yabancı gelmedi sanki bizim evden bahsediyormuşsunuz gibi geldi
    gerçekten çok güzel kaleme almışsınız elinize sağlık eşinize selam ve sevgilerimle...
     
  16. Talip Girgin

    Talip Girgin ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    16 Mayıs 2009
    Mesaj:
    770
    Alınan Beğeniler:
    17
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Marmara ve Trakya
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmara’da Kalkan Avımız!

    Çok teşekkür ederim Derya hanım kardeşim. Eşime selamınızı söyledim o da selam söylüyor :) Balıkçıların durumu genelde hep aynı oluyor. Evin her tarafında balıkçılığa ait bir nesne bulmak mümkün:) Selamlar...:p
     
Yükleniyor...

Bu Sayfayı Paylaş